top of page

Denizci Sözlüğü


Denizcilik dili pek çok milletin katkılarıyla oluşmuş evrensel bir dildir. Türkçemiz de içerisinde kendine has bir denizcilik dili barındırmaktadır .

NOT : ( CTRL ve F tuşuna basarak sayfanın sağ üst kısmında açılacak olan kutucuğa aradığınız kelimeyi girerek daha hızlı bulabilirsiniz )

  • Abaşo : Alt ve aşağı anlamında kullanılır

  • Abaşo Babafingo : Çift babafingolardan alttaki babafingo

  • Abaşo Babafingo Sereni: Çift olan babafingo serenlerinden altta olanıdır. Üzerlerinde bulundukları ana direklerin isimleri ile anılırlar. (Pruva abaşo babafingo sereni, Grandi abaşo babafingo sereni, Mizana abaşo babafingo sereni.)

  • Abaşo Gabya Sereni: Gabya çubuğu üzerinde bulunan iki gabya sereninden altta olanıdır. Üzerlerinde bulundukları ana direklerin isimleri ile anılırlar.

  • Abaşo Yakası: Bir yelkenin alt yakası

  • Abli: Seren ve bumba cundalarından aşağı iki tarafa inen halatlar

  • Abluka: Bir liman ağzını veya sahili belli bir mesafeden kuvvet kullanarak çevirmek, bunların dışarı ile irtibatlarını kesmek, giriş-çıkışı kontrol altında tutmak

  • Aborda: Bir teknenin diğerine veya bir iskeleye yanaşması

  • Abosa :Hisa edilmekte olan bir halatı veya vira edilmekte olan bir zinciri tut veya geçici olarak durdur anlamında verilen komut , bosaya vurmak

  • Abramak :Kontrol altına almak, komutası altında tutmak, üstesinden gelmek, deniz taşıtlarını yönetmek

  • Abrile : Trinket ve mayıstra yelkenlerinin istinga edilmeleri için verilen komut

  • Acenta/Acente : Gemi nakliyat şirketlerinin, gemilerini işlettikleri limanlarda gemilerine navlun temin etmek ve ticari işlerini yürütmek maksadıyla bulundurdukları yetkili şahıslardır.

  • Açevele : Serenlerin aşırılabildiği kadar prasya edilmesi. Bir yere asılan veya çekilen veya su üzerinde yüzdürülerek getirilen herhangi bir cismin bir yere çarpmaması veya kendine yakın bir cisimle çarpışmaması için yapılan bir donanım (Açevele tutmak)

  • Açevele Gönderi : Açevele işlemini yapmakta kullanılan gönder

  • Açığa Çıkmak : Rıhtıma aborda veya kıçtan kara olmuş bir geminin bulunduğu yerden avara ederek daha uzaktaki bir yere demirlemek için sahilden uzaklaşması.

  • Açık Deniz : Kıtalar arasındaki büyük denizlerdir. Diğer bir deyimle, denizin, herhangi bir devletin karasuları veya iç sularına dahil olmayan tüm kısımlarını kapsar. Açık denizler bütün devletlerin faydalanmalarına açıktır. Hiçbir devlet açık denizlerden yalnız kendisi yararlanamaz. Açık denizler karalardan farklı olarak mülkiyeti iktisap edilmek üzere işgal edilemez.

  • Açık Düşmek : Bulunulması arzu edilen mesafeden bir sebep veya etki (rüzgar akıntı vb.) nedeniyle uzakta bulunmak

  • Açık Liman : Serbest liman; ülkeler arası mal giriş ve çıkışlarında gümrük işlemi yapılmayan liman

  • Açıkta Eğlenmek : Bir teknenin sahilden veya iskeleden yada limandan açıkta beklemesi

  • Açılır Bakla : Zincir kilitlerini birbirlerine eklemekte veya zincir üzerinde bulunan fırdöndünün iki ucundaki baklalara takılan ve gerektiği zaman kolay ve çabuk açılabilen bakla.

  • Açılmak : Yakın bulunan bir sahilden veya deniz üzerinde bulunan herhangi bir yerden ayrılarak, uzaklaşmak

  • Açmak : Fazla yaklaşıldığı anlaşılan bir sahilden veya herhangi bir yerden istenildiği kadar açılmak; Karşılaşılan bir geminin yolu üzerinden çatışmayı önlemek için geminin sancağa veya iskeleye alınması

  • Adi Iskarmoz : Filikalarda ve kürekle hareket eden küçük deniz araçlarındaki küreklerin kürek boğazlarından tekneye irtibatlandırılmasını sağlayan kayışların geçtiği küpeşte üzerindeki ağaç veya madeni çeliklerdir.

  • Adi YekeFilikalarda ve ufak deniz araçlarında dümeni istenilen tarafa basmak için dümen boğazına girecek şekilde bir ucu oyulmuş ve ağaç veya demirden yapılmış kol.

  • Admiraltı DemiriÇiposu kollarına dik olan demirlerdir. Çipolar bu tip demirlerin bir kısmında sabit, bir kısmında ise hareket edebilir şekilde yapılırlar. Bu tip demirlerin tutması diğerlerine nazaran daha fazladır.

  • AgantaHisa veya laçka edilmekte olan bir halatın veya zincirin kısa bir zaman süresi için akışının durdurulması, tutulması için verilen komut [Aganta iskota, aganta borina borinata]

  • Ağ Gözü AçıklığıAğ ıslakken, ağ ipinin ve düğümünün kalınlığına bakılmaksızın gergin halde bir ağ gözünün birbirine karşılıklı iki düğümü arasındaki mesafe

  • Ağır Ağır GelBulunulan rotadan başka bir rotaya yavaş yavaş dönülmesi istenildiği zaman serdümene verilen komut

  • Ağır DenizDalga boyları ile dalga yükseklikleri büyük ve çarpma basınçları fazla olan denizler.

  • Ağır FırtınaYüksek dalgaları oluşturan, uzun ve tepeleri öne doğru devrilmeye başlayan, deniz üzerini beyaz köpüklerle kaplatan ve saatteki sürati 48-55 mil olan rüzgar.

  • Ağız BağıAğır yüklerin kaldırılması sırasında kanca ağzının açılmaması için kanca ağızlarına yapılan bağ

  • Ağız KuşağıArmuz kaplamanın (bindirme kaplamanın da] en üst sırası

  • AkdenizMuğla-Antalya il sınırındaki Eşen çayının denize döküldüğü yer ile Suriye sınırı arasında kalan karasularımız.

  • Akıntı HaritasıAkıntıları, daha çok med ve cezir akıntılarını gösteren haritalardır.

  • Akıntı SeyriAkıntının yönü ve sürati hesaba katılmak suretiyle yapılan bir seyir usulü.

  • Akıntı SüratiAkıntının deniz mili olarak bir saatteki süratidir. Akıntı süratleri akıntı yönlerini gösteren okların üzerlerine yazılan rakamlarla gösterilir.

  • Akıntıya Kürek ÇekmekFaydasız ve sonuç alınamayacak bir iş üzerinde çalışmak

  • AkmakÇıması dışarıda bulunan bir zincir veya halatın kendi kendine sağılması

  • AkovaDemir memesinin suya temas edecek şekilde fundoya hazır bulundurulması

  • AksiseyirdimTopun seyirdimden sonra tekrar mevkiine gelmesi

  • Al (Alberaber)Filika avara ettikten ve kürekler puta ettirildikten sonra küreklerin çekilmesi için verilen komut

  • Al İskeleYalnız iskele taraftaki küreklerinin çekilmesi için verilen komut

  • Al SancakYalnız sancak taraftaki küreklerin çekmesi için verilen komut

  • AlababulaBirbirleriyle anlaşamayan, birlik ve düzenlik görülmeyen gemi personeline verilen isim

  • AlabandaBordanın iç kısmı

  • Alabanda AstarıYalı kütüklerinden sonra yukarıya doğru konulan tek sıra kaplama.

  • Alabanda EtmekDümenin basılabildiği kadar bir tarafa basılması (Sancak alabanda, iskele alabanda)

  • Alabanda KaplamasıGeminin iç kısmında iskarmozlar üzerine yapılan kaplama

  • Alabanda Yemek (Vermek)Yapılan işin beğenilmemesi durumunda azar işitmek

  • AlaboraAltüst olma, teknenin ters çevrilmesi

  • Alaborina SeyretmekBorinaları sonuna kadar lava edip yelkenleri rüzgarla doldurarak mümkün olduğu kadar rüzgara yakın seyretmek.

  • AlamanaOdun, kömür taşımakta veya balık avlamakta kullanılan büyük kayık

  • AlargaSahilde bulunmayan açıkta bekleyen. [Alargada bekle]

  • Alargaya ÇıkmakBir geminin sahil ile ilişiğini kesip, sahilden uzaklaşması, açığa çıkıp yatması

  • Alay SancağıResmi veya emredilen günlerde gemilerin direkleri ile baş ve kıç gönderler arasında istiralya üzerine donatılan işaret sancaklarının tümü. İşaret sancakları belli bir sırada toka edilir.Alay sancakları çekildiği zaman gemide mevcut direklerin şapkalarına Milli sancaklar da toka edilir. Alay sancakları milli sancaklarla birlikte sabah saat sekizde (Özel günlerde daha evvel) toka edilir ve akşamları arya sancak zamanında beraberce arya edilirler.

  • AlberaberHep birlikte kürek çekmek için verilen komut.

  • Albura (Albura Etmek)Aksi yön veya duruma getirmek anlamında verilen komut. Bir filikanın kalastrasından kaldırılıp veya içeri vaziyette iken basılıp, dışarı çevrilmesi

  • AlestaHazır olmak, hazır olarak apikoda beklemek. Alesta tramola [Tramola etmeye hazır ol] Alesta ferro [Demir atılmaya hazır]

  • Alesta FerroDemirin fundoya hazırlanması için verilen komuttur. Bu komutun verilmesi ile ırgat kontrol edilir ve zincirin serbestçe akmasını sağlayacak her türlü önlem alınır, bosa pimleri serbest hale getirilir ve demirin ağırlığı yalnız bosa üzerine biner. Demirin fundoya hazır olduğu köprü üstüne "Alesta Ferro Sancak / İskele" denilerek bildirilir.

  • Alesta TramolaYelkenle seyreden gemi ve deniz araçlarında tramola etmeye hazır olunması için verilen komut. Bu komuttan kısa bir süre sonra dümene basılır ve dönüş başlar. Bu arada hangi taraftan dönüş yapılacağını belirtmek için "Alesta orsa alabanda tramola" veya "Alesta boci alabanda tramola" şeklinde komut verilir.

  • Alma Kürek (Alma)Hep birlikte kürek çekerken çekmeyi durdurmak için verilen komut

  • AlmanakGüneşin, ayın ve gezegenlerin doğuş ve batış zamanları ile seyir branşını ilgilendiren diğer astronomik bilgileri kapsayan ve her yıl yayınlanan kitap.

  • AltabaşoBir yelkenin alt yakası, alt ve aşağı anlamında da kullanılır.

  • Amatör Balıkçı TeknesiTam boyları 8 metreden az ve motor gücüyle yürütülen amatör balıkçılık yapmak amacıyla kullanılan deniz aracı.

  • Amatör BalıkçılıkSadece spor ve dinlence amacıyla yapılan, maddi ve ticari kazanç gayesi gütmeyen balıkçılık etkinliği.

  • AmbarGemilerdeki eşyaların, yüklerin muhafaza edildikleri gemi dahilindeki bölmelerdir. Kullanıldıkları maksatlara göre isim alırlar. Ticaret gemilerinde ambarlar su geçirmez bölmelerle ayrılmıştır.

  • Ambar AğzıYük konması veya çıkarılması için güvertelerin ambar hizalarına gelen kısımları

  • Ambar KapağıAmbarların kullanılmadığı zamanlarda kapatılması için kullanılan kalın tahta kalaslar veya kalın saçtan yapılmış kapaklar.

  • Ambar PayıGemilerdeki ana direklerin ana güverteden ıskaçaya kadar olan kısmı.

  • AmbargoBir devletin, bazı durumlarda diğer devlet gemilerine el koyması veya kendi karasuları içerisindeki gemilerin bu suları terk etmesini istemesi veya bunların belli malları taşımasını yasaklaması.

  • AmoraTrinket ve mayıstra yelkenlerinin açılmaları için verilen komut

  • Amora YakasıDört köşe bir yelkenin alt ve ön tarafındaki yaka [Karula yakası]

  • Ana ÇarmıkAna direkleri yanlarından tutan sabit armalar

  • Ana GüverteGeminin veya teknenin üzerinde yürünen en üstteki güvertesi

  • Ana İstiralyaAna direklerin kapelelerinden pruva yönüne doğru uzatılan tel veya lif halatlardan yapılmış sabit armalar

  • Ana OmurgaPostaların bağlandığı, baştan kıça kadar uzanan ağaç / demir kısım

  • Ana RüzgarlarAna yönlerden esen rüzgarlardır.

  • Ana SerenlerAna direk üzerinde bulunan serenlerdir. Bulundukları ana direklerin isimleri ile anılırlar. Pruva direğindekine trinket, grandi direğindekine mayıstra, mizanadakine foa denir.

  • Ana YelkenlerAna serenler üzerine açılan yelkenlerdir. Bu yelkenler açıldıkları ana serenlerin isimleri ile anılırlar. Trinket yelkeni, mayıstra yelkeni, foa yelkeni.

  • AnaforBir akıntının, akış yönünün aksine doğru yön değiştirmesine denir. Anafor suları daha ziyade girinti ve çıkıntıları fazla olan sahillerde görülür.

  • AneleHareketli demir halka

  • Anele HarbisiAnelelerin açık olan taraflarını kapatmak için kullanılan demirden yapılmış pimlerdir. Anele harbileri kılavuzlu veya pimlide olabilir.

  • Anele KilidiZinciri demirin anelesine bağlayan ve bir ucu anele harbisi ile kapatılan bir tarafı yarım daire şeklinde diğer tarafı anele harbisinin geçmesi için yassıtılıp ortası delinmiş olan dökme demirden yapılmış kilitlerdir.

  • AnemometreRüzgarın saatteki hızını deniz mili olarak ölçen cihaz.

  • ApazlamaKemere istikametinden gelen bordaya dik olarak esen rüzgar. Bu rüzgarı kullanarak seyretmeye apazlama seyir denir.

  • ApıştırmakDemirler arasındaki mesafe ve zincirler arasındaki açı pek yakın olmamak üzere çifte demir atmaktır. Bu şekilde demirlemenin amacı dar olan liman sahalarında geminin gezmesine engel olmaktır.

  • ApikoDemirin vira edilişinde deniz dibinden kurtulup dimdik durduğu vaziyet; veya dikkatli olarak beklemek.

  • ApoletOmuzluk;subay rütbelerini göstermek üzere omuzlarının üstünde elbiseye bağlı işaret

  • Ara LimanAna limanlar arasında kalan ve zorunlu hallerde gidilen liman.

  • ArmaSabit donanım [Direk çarmıhları, istralyalar] Geminin güvertesinden yukarıda bulunan direkler, serenleri ve bunlar üzerindeki halat donanımları ile kullanılan her türlü eçhize. Donanımların sabit olanlarına (ana), hareketli olanlarına (selviçe) denir.

  • Arma BozuntusuVasıfları bozulmuş ve kullanılmayan eski halatlara denir. Bu halatların kısmen sağlam kalmış olan kısımları ayrılarak örülür ve paspas veya palet yapmak için kullanılır.

  • Arma BudatmakFırtına etkisi ile arma, seren ve yelkenlerin kopup uçması durumu

  • Arma BurandaBurandaların (Hamakların) yatmak üzere erat mangalarında bulunan yerlerine kurulması. Arma buranda terimi aynı zamanda yatma saatini de ifade eder.

  • Arma DoldurmakDirek ve direkler üzerindeki çubukların sert rüzgarlarda esnemesine engel olmak için ana armaların boşluklarını almak.

  • Arma EtmekHerhangi bir şeyi kaldırmak, yerine koymak, bağlamak, hazırlamak.

  • Arma SoymakHareket edebilen armaların onarımı veya kışın yağmur ve kardan zarar görmemeleri için yelkenlerin aşağıya indirilmeleri.

  • ArmadaDonanma

  • ArmadorArmaları donatan, yerlerine koyan ve gemi dahilinde armalarla ilgili her türlü işleri gören yetişmiş personel.

  • ArmadoraSelviçeleri bağlamak üzere alabandalara konulan ağaç veya demirden yapılmış yerler.

  • ArmatörDonatan.

  • ArmuzGüverte ve borda kaplama tahtalarının arasındaki çizgi

  • Armuz AçmakAhşap teknelerin kalafat edilmeleri için armuzlarda bulunan eski kalafat malzemelerinin çıkarılması suretiyle armuzları açmak.

  • Armuz KaplamaBorda veya güverte kaplama tahtalarının uzunlamasına ve kenar kenara birleştirilmesi suretiyle yapılan bir kaplama usulü.

  • Armuz TutmakTabura geçen personelin aynı hizada durabilmeleri için ayakkabı burunlarını armuz veya yerdeki çizgi hizasına getirmeleri.

  • AryaYelkenin, sancağın veya çubukların aşağıya indirilmesi [Arya sancak, arya kürek]

  • Arya KürekÇekilmeyip, puta vaziyetinde tutulan küreklerin içeri alınıp, palaları başa bakmak ve alabandalara yakın bulunacak şekilde oturaklar üzerine konması için verilen komut

  • Arya SancakGemilerin kıç gönderlerine veya gizlere çekilen sancağın akşamları güneşin batışı ile birlikte tören ile indirilmesi.

  • Arya Sancak ZamanıMilli sancakların akşamları güneşin batışı ile indirilmesi, arya edilmesi zamanı. Arya sancak zamanından sonra demirleyen gemilerde demirin fundosu ile birlikte Milli sancak hiçbir tören yapılmadan arya edilir.

  • Arya SofraYemek masalarının yemek zamanında yerlerinden alınarak yemek yemek üzere hazırlanması.

  • Askı İzbirosuÇımalarından biri kasalı, diğeri cevizli veya her iki çıması da dikişli izbiro

  • Askı MapasıBir demiri kaldırmak için bedenine konmuş olan mapa

  • Askıya AlmakBatma tehlikesinde olan bir geminin emniyetli bir mevkiye kadar getirilmesi için gemi bordasına alıp, bağlamak; Geçici olarak durdurmak.

  • Aşağı SeyirAkıntı yönüne doğru yapılan seyir.

  • Aşırma KürekHer oturakta bir kürekçinin oturması ve kürekçilerin çapraz oturmaları suretiyle küreklerin düzenlenmesi. Daha ziyade kiklerde bu şekilde kürek çekilir.

  • Aşırtma Praçera YelkenKavançalı seren yelkeni

  • AşozKaplama tahtaları için omurga ve bodoslamalara açılan oyuklar.

  • AvadanlıkHerhangi bir işin yapılmasında kullanılan yardımcı alet ve malzeme.

  • Avara (Avara Etmek)Gemi, bot veya teknenin yanaşmış olduğu yerden ayrılması

  • AvaryaGemiye veya yüke, kendi yıpranmalarından veya buz, sis gibi doğa kuvvetlerinden yahut kaptan veya tayfa gibi yükle ilgili kimselerin eylemlerinden veya savaş sırasında uluslar arası deniz ticareti hukukunun içerdiği özel kuralların mülkiyeti korunmamasından dolayı ortaya çıkan maddi hasarlar ile olağanüstü giderler

  • Avdet EtmekBir yere varmak

  • Ayak KafesiLumbarağızları veya köprüstünde ayakların güverte ile temasını kesmek için ağaçtan yapılmış kafesler

  • Ayak PaletiAyakkabıların altlarını silmek için eski halatların (Arma bozuntusu) örülmesi suretiyle yapılmış paletler; Paspas .

  • Ayak TornoDonatılan bir halat bedeninin herhangi bir yerinden geçebilecek şekilde yapılmış mandallı ve menteşeli makara.

  • AyandonOcak ayının sonlarına doğru esen şiddetli ve soğuk fırtına.

  • Aybocu/AybociZincirin ırgat çalıştırılarak aşağı alınması, indirilmesi.

  • Aydos VardiyaVardiya nöbetlerinin saat 16-18 ve 18-20'ye kadar olanları. Öksüz vardiya da denir.

  • Ayı BacağıRüzgarı pupadan alarak seyreden yelken gemilerinde açevele gönderleri kullanılarak iskotaların birini sancak, diğerini iskele bordaya doğru açmak suretiyle yelkenlerin rüzgarla dolmasını sağlamak ve süratli gitme imkanını veren yelkenle seyir usulü.

  • Aykırı SeyirRotaları birbirlerine nazaran ters yönde veya bu yönlere yakın bir rota izleyerek yapılan seyir.

  • AykırlamaAkıntı veya rüzgar etkisi ile demir üzerinde yatan bir geminin demir yönünün aksi yönünde salması.

  • Ayna KıçlıKıç tarafları sivri olmayıp kemere istikametinde düz olan tekne.

  • AynalıkKıç bodoslama üzerine konan ve dümen iğneciğinin üzerine konduğu tahta levha [Ayna kıçlı tekneler]

  • Aynalık TahtasıBir teknede kıç taraftaki havuzda otururken arkaya dayanmak için konulmuş olan tahta levha

  • AyvazGemilerde doktor yanından çalışan sıhhiye erleri

  • BabaHalat volta etmek için ağaç veya madenden yapılmış silindirik biçimli, başlıklı veya halatların kurtulmaması için çıkıntılı güverte veya rıhtıma bağlanan sabit gereç

  • BabadalyaKereste taşıyan gemilerde güverteye konulan kerestelerin kaymasını önlemek için her iki küpeşte boyunca belirli aralıklarla güverteye dikey olarak konulmuş direkler

  • BabafingoGabya çubukları üzerine sürülen çubukların ve bu çubuklar üzerine açılan yelkenlerin genel adı. Bulundukları ana direklerin isimleri ile anılırlar. (Pruva babafingo, Grandi babafingo, Mizana babafingo)

  • Babafingo ÇarmıklarıBabafingo çubuklarını bordalar yönünde tutan armalar.

  • Babafingo ÇördeğiBabafingo yelkenini yerine kaldırmak için kullanılan palanga. Palanganın alt tornosu güverte üzerindeki bir mapaya, üst tornosu ise serenin kandilisasına bağlanmak üzere uzun bir sapanı ve çeliği olan palangadır.

  • Babafingo ÇubuğuDireklerin güverteden itibaren üçüncü çubuğudur. Üzerlerinde bulundukları ana direklerin isimleri ile anılırlar.

  • Babafingo İstiralyasıBabafingo çubuklarını şapkalarından başa doğru tutan halatlardır.

  • Babafingo PatrisasıBabafingo çubuğunu şapkasından geminin bordaları yönünde ve geminin kıçına doğru tutan halatlardır.

  • Babafingo PrasyasıBabafingo serenini rüzgarın estiği tarafa çevirmek için seren cumbasından donatılan selviçe.

  • Babafingo RilileriÇanaklığın her iki tarafına bağlanan gabya çarmıklarının gerildiğinde çanaklığı esnetmemesi için çarmık boğatalarının çanaklık altlarına gelen kilitleri ile direk üzerindeki rili çemberi arasına donatılan kısa çarmıklardır.

  • Babafingo SereniBabafingo çubukları üzerindeki yatay serenler. Bulundukları ana direklerin isimleri ile anılırlar.

  • Babafingo VelenasıBabafingo istiralyaları üzerlerine açılan üç köşeli yelken.

  • Babafingo YelkeniBabafingo serenleri üzerlerine açılan kare yelkenler. Üzerlerinde bulundukları babafingo serenlerinin isimleri ile anılırlar.

  • Badarna EtmekBir halatın aşınmaması için üstünün halat veya koruyucu bir malzeme ile sarılması

  • BağSağlam düzgün, kolaylıkla bağlanıp çözülmek üzere gemicilerin yapmakta olduğu düğümler

  • BağlamaBir gemi veya deniz aracının şamandıra, iskele, rıhtım gibi yerlere yatmak maksadıyla halat vermesi.

  • Bağlama LimanıTicaret gemilerinin kayıtlı olduğu ve her türlü tescil işlemlerinin yapıldığı limanlardır. Bağlama limanının ismi gemilerin kıç aynalıkları üzerlerine ve gemi isimlerinin altlarına yazılır.

  • BahrDeniz

  • BahrenDeniz yolu ile; deniz ile

  • Bahreynİki deniz

  • BahriDenize ilişkin, denizsel

  • Bahr-i AhmerKızıldeniz

  • Bahr-i MuhitBüyük deniz, okyanus

  • Bahr-i SefitAkdeniz

  • Bahr-i SiyahKaradeniz

  • BahriyeDeniz Kuvvetleri

  • BaklaZincirin her bir halkası

  • Balast GemiAmbarlarında yük bulunmayan ticaret gemisi.

  • BalastlamakGeminin dengesini sağlamak maksadıyla balast tanklarını doldurmak veya boşaltmak

  • BalbGemilerin baş bodoslamalarının su içindeki kısmında bulunan şişkinlik. Yeni gemi inşa tekniği olan Balb'lar, geminin ileri hareketi ile meydana gelen dalgaları küçültmeye ve suyun gemi karinasına olan basıncını azaltmaya yarar.

  • Balık BoyuAğzı kapalıyken balık başının ön ucu ile kuyruk yüzgecinin en uzun ışınının bitim noktası arasındaki izdüşüm uzunluğu.

  • Balıkçı BağıBir halatı aneleye bağlamak için kullanılan bağ (Anele Bağı)

  • Balıkçı GemisiYalnızca su ürünleri avcılığı veya depolanması veya işlenmesinde kullanılan, nitelikleri bu amaca uygun olan ve tonilato belgesinde balıkçı gemisi olduğu belirtilen ticaret gemisi

  • BalıklavaHalk dilinde balığı bol olan yerlere verilen ad

  • BalonTrol gibi sürtünme ağlarda, torba ağzında mantar yerine kullanılan cam, madeni veya plastik şamandıra

  • Balon UsturmaçaHalattan, hasırdan veya sentetik malzemeden yapılmış, içi doldurulmuş veya şişirilmiş balon biçimli bir usturmaça çeşidi

  • Balon YelkenRüzgarın etkisi ile torbalanarak çalışan, alt yakası serbest, geniş hacimli üçgen biçiminde yelken

  • BalonlamakYelkenli gemilerde rüzgarı pupadan alıp seyrederken ana yelken ıskotalarının uzun tutulması sonucunda yelkenlerin rüzgarla dolarak yukarı doğru şişmesi

  • BalozEskiden gemicilerin eğlenmek için gittikleri içkili ve müzikli yerlere verilen ad

  • BamkizDeniz suyunun dolmasıyla oluşan buz kütlesi

  • BandıraMilliyeti gösteren sancak

  • BandoTutulmakta veya sağılmakta olan bir halatı aniden bırakmak veya indirilmekte olan bir cismi, bot, motor veya filikayı birden bire indirmek için verilen komut.

  • Bando EtmekMayna edilmekte olan filika, motor, bot gibi araçların suya 0.5-1 metre kala bando komutası ile suya oturtulmasıdır.

  • BankDeniz yüzeyine yakın ve zaman zaman tepeleri su yüzeyine çıkan sığlık ve kayalık yerlerdir. Deniz haritalarında bu gibi sığlıklar artı işareti konulmak suretiyle belirtilir.

  • Bank ŞamandırasıBankların sınırlarını veya yerlerini belirtmek için konulmuş olan ışıklı şamandıra.

  • BarabadOrtası bir direkle bölünmüş iki kanatlı balık ağı

  • BarataryaKaptanın veya tayfaların gemi sahibini, armatörü veya sigorta ortağını bilerek zarara uğratması

  • BarbarişkaTutulmakta olan bir halatın kaymaması için üzerine ince bir halat ile mezevolta alınıp gemi tarafına dolaştırılarak meydana getirilen bosadır

  • BarçNehir ve kanal yolu ile limanlara ticaret eşyası taşıyan veya personelin sürekli iskeleye bağlı olarak üzerinde yattığı ve çalıştığı saç veya ağaç tekne;yatak gemisi

  • BarçaOrta çağda kullanılmış yelkenli ve kürekli nakliye gemisi

  • BarınmaFırtınalı havalarda en yakın limana girme veya kıyının korunmalı bir yerinde demirleme

  • BarkoPruva ve grandi direkleri kapasorta mizana direği sübye donanımı olan üç direkli yelken gemisi

  • BarkobestiyaPruva direği kabasorta, grandi ve mizana direkleri sübye arma ile donatılmış üç direkli yelken gemisi.

  • BarometreHava basıncını ölçen aygıt.

  • BasadoraYelkenli gemilerde serenlere yelken saran ve yelkeni camadana vurmak için gemicilerin üzerine basıp yürüdükleri halat

  • BasitaBir çeşit güneş saati

  • BastaAganta, dur komutu

  • BastırmakDeniz ve rüzgarın beklenmedik zamanda aniden çıkması

  • BastikaPalangalarda kullanılan bir çeşit dilli makara.

  • BastonAna cıvadranın üzerinde ileriye doğu uzatılmış çubuk

  • Baston AğıFlokların indirilmesi sırasında, flokların denize doğru sarkmasını ve cıvadra üzerinde çalışan gemicilerin denize düşmelerini önlemek amacıyla cıvadra altına gerilen ağ.

  • Baston BosasıBüyük bastonu yerinde tutmak için cıvadra destamorasından alınıp bastonun topuğundan dolaştırılan doblin zincir.

  • Baston BrakiliAna cıvadra üzerindeki bastonun sabit tutulması için cıvadra ile baston üzerine sarılan zincir veya halat.

  • Baston YekeDümen yekesinin boyunu uzatmak için yekeye takılan sağlam ağaç çubuk

  • BaşBir teknenin ön ve ileri kısmı

  • Baş - Üstü / AltıBaş tarafta güverte üstü / altı

  • Baş BodoslamaOmurganın baş tarafından teknenin başını meydana getirmek için yukarı yöne doğru konulan ağaç parçası.

  • Baş ÇalımıGeminin baş tarafında omurgaya doğru görülen daralış

  • Baş DenizleriGeminin rotasının aksi yönünden gelen denizler.

  • Baş GönderGeminin baş tarafındaki bayrak direği

  • Baş HalatıBaş taraftan ileri doğru verilen halat

  • Baş KasaraGenellikle gemilerdeki baş taraftaki yüksek kısım

  • Baş Kıç VurmakBir geminin denizleri baştan alması durumunda baş ve kıçının batıp çıkması durumu

  • Baş KoltukBaş taraftan verilen koltuk halatı

  • Baş Makinist750-3000 kw gücü arasındaki ana makine ile yürütülen gemilerde çalışan, gemi makinelerinin çalıştırılması ile bakımı ve onarımından sorumlu gemiadamı

  • Baş OmuzlukKemere ile baş bodoslama arasındaki yuvarlak kısım.

  • Baş Omuzluk HattıPruvadan itibaren nispi 045 derecelik hat

  • Baş ParimaBir botun başüstündeki aneleye bağlanmış kısa halatı

  • BaşaltıBaş kasarayı meydana getiren kısmın alt tarafı. Genellikle personel için ayrılan kısım.

  • BaşlıBaş tarafın kıça nazaran daha batık olması

  • BaşporsunGemilerde görevli en kıdemli porsun astsubayı

  • BaşrüzgarGemi rotasının aksi istikametinden esen rüzgar.

  • Baştan AlmakRüzgar ve denizlerin baş taraftan alınması.

  • Baştankara EtmekTekneyi bir sahile veya kumsala baş taraftan oturtmak veya yanaştırmak

  • BaşüstüGemi ana güvertesinin gemi pruvasında kalan kısmı.

  • BataryaYan yana dizilmiş borda topları

  • Batık ŞamandırasıBatık gemilerin yerlerini belli etmek amacıyla batığın olduğu mevkiiye koyulan yeşil, kırmızı ve siyah renkli şamandıra.

  • Bati EtmekBir şeyin altını üstüne çevirmek

  • BayılmaGemi veya deniz araçlarının herhangi bir sebeple sancak veya iskele tarafına yan yatmaları.

  • Baymak (Bayılmak)Özellikle yelken seyrinde, rüzgar etkisiyle teknenin yan yatması.

  • Bedel FlamasıGemiler arasında işaret sancakları ile muhabere yaparken üst üste bulunan sancaklardan herhangi birinin tekrar toka edilmesi gerektiğinde onun yerine toka edilen flama

  • BedenDemirin anelesi ile memesi arasında kalan kısmı. Halatların iki çıması arasında kalan kısma da Beden denir.

  • Beden BağıFarklı burgatalardaki iki halatı birbirine bağlamak için yapılan bağ (Kamçı Bağı).

  • Bermuda ArmaUzun bir direk üzerine yelken açmak için düşünülmüş arma tipi[Marconi arma] Bu tip armada yelken sereni yok ancak bumbası vardır.

  • Bez ManikaGemilerde ambar veya makine dairesine hava vermeye yarayan bez baca

  • BıyıkBüyük ve kontra baston ventolarını, bu bastonlardan açık bulundurmak için ana cıvadranın her iki tarafına destamoraya yakın olmak ve kemerelere paralel olarak bulunmak üzere konan serenlerdir. Bıyığın cıvadraya gelen tarafı çatallı olup, çatalbağı yapılmak suretiyle cıvadraya bağlanır.

  • Bindirme Kaplama (Basma Tiriz)Armuz kaplamanın bir biri üzerine konularak yapılma şekli

  • BindirmekBir geminin baş tarafından bir gemiye çatması veya karaya oturması

  • Bir Santim Batma TonajıGemiyi paralel olarak bir santim batırmak veya bir santimetre yükseltmek için, konulması veya çıkarılması gereken ağırlık miktarı.

  • Birig/Birikİki direkli ve kabasorta armalı yelken gemisi.

  • Birikİki direkli tam serenli ve arması kabasorta donanımlı yelkenli tekne

  • BitaGemi veya yelkenli gemilerde halatların veya yelkenlerin iskotalarını volta etmek üzere güverte üzerine konulmuş küçük babalar. Genel olarak kurt ağızlarının gerisinde bulunur.

  • BocalamakGemilerin fırtınalı ve denizli havalarda ilerlemeyip, yalpa yapmasını önlemek ve uygun bir zamanda aksi rotaya dönmek suretiyle denizleri kıçtan almak.

  • BociYelkenli teknelerde pruvanın rüzgaraltına döndürülmesi ve rüzgarın kıçtan alınması için verilen komut.

  • Boci Alabanda TramolaTeknenin pruvasını rüzgar altına çevirmek üzere verilen komut. İskotalar derhal fora edilir ve dümene basılarak dönüş yapılır.

  • Bocrum BumbasıBocrum yelkeninin açıldığı bumba.

  • BocurumYelkenli teknelerde kıç bodoslama / kıç aynalık üzerinde bulunan direğe çekilen yelken

  • BodoslamaGemilerin baş ve kıçını oluşturmak üzere omurganın baş ve kıç tarafından kaldırılan ağaçtan veya saçtan yapılan sütun

  • Bofor MikyasıRüzgar kuvvetinin rakamlarla ifade edilmesi

  • BoğataAğaçtan yapılmış yuvarlak bir çeşit makara

  • BoğazDenizleri birbirleri ile birleştiren ve iki kara arasındaki doğal açıklıktan geçen deniz parçası

  • BoğmakŞiddetli fırtınalarda selviçeleri kesilerek idare edilemeyen bir yelkeni halatla serene sarıp söndürmek

  • Boli AğıAltı büzülmeyen fanyalı çevirme ağı.

  • BombartaBaşı, kıçı yuvarlak ve aynalıklı, iki direkli yelkenli gemi

  • BonaçeSakin ve rahat hava, genellikle denizin ve havanın limanlık durumu

  • BordaGeminin su kesiminden yukarıda kalan dış kısmı.

  • Borda BordayaGemi ve deniz araçlarının bordalarını birbirlerine vererek yan yana yatması.

  • Borda FeneriSancakta yeşil, iskelede kırmızı olarak yakılan pruva pupa hattına 112,5 derece açılı fener

  • Borda İskelesiBir tekneye girip çıkmak için inip kalkabilen ve içeriye albura olabilen merdiven

  • Borda MataforasıHer iki bordalarda bordalara dikey olarak bulunan ve gerektiğinde içeri dışarı albura edilebilecek durumda yapılmış olan mataforalar. Limanda denize indirilmiş vasıtalar bunlara bağlanır. Üzerinde personelin inip çıkması için şeytan çarmıkları donatılır.

  • Borda PatalyasıBorda ve su kesimini temizlemekte ve tiriz çekmekte kullanılmak için yapılmış altı düz bir çeşit bot

  • Bordadan AlmakRüzgarın veya denizlerin gemi omurgasına dikey olarak gelmesi

  • BordalamakDenizdeki bir geminin veya sahildeki bir mevkiin, seyretmekte olan bir geminin kemeresi veya 090-270 nispi istikametinde bulunmasıdır.

  • BorinaDört köşe yelkenlerin gradin yakalarının iskota yakasına yakın yerlerinde bulunan borina patasına İzbarço kasa ile bağlanan halat.

  • Borina PatasıKare yelkenlerin gradin yakalarındaki matafyonlara halattan yapılan kaz ayağı sapanlar.

  • Borina YakasıDört köşe yelkenlerin direğe bitişik olan yakası

  • BorinataTrinket yelkeninin borinasına verilen isim.

  • Bosa / Bosa Tutmak/ Bosaya VurmakDemir zincirlerini tutmak için güverteye sabitlenmiş mapalara bağlı ve uçları maçalı zincirler.

  • Boş AlmakGevşek bir halatı germek maksadıyla fazlasını çekmek

  • Boş VermekHalatı kaçırmak

  • Bot KalastrasıGüverteye alınan deniz araçlarının üzerine oturmaları için karinasını kavrayacak şekilde yapılmış ve güverteye sağlamca tespit edilmiş kalın ağaç.

  • Bot MataforasıBotların güverteye alınmaları için bot kaz ayaklarının anelesinden bağlanıp kaldırılmasında kullanılan ufak matafora.

  • Bot PusulasıFilika gibi ufak deniz araçlarında kullanılan elle taşınabilir seyyar, küçük mıknatısı pusula. Bunlara filika pusulası da denir.

  • BoynaUfak teknelerde dümen kullanılmadığı veya dümenin arızalı olması durumunda dümen yerine kullanılan kürek

  • Boyunduruk YekeDümeni istenilen yöne basmak için genellikle kiklerde kullanılan iki uçları bastikalı ve ortaları dümen başına geçmek üzere yuvalı bir çeşit yeke

  • BölmeGemilerde birbirinden perdelerle ayrılmış ve birinden diğerine su geçmeyecek şekilde yapılmış iç kısımların her biri.

  • Bölme KaportasıBir bölmeden diğerine geçmek için kullanılan ve aynı zamanda iki bölme arasında sızdırmazlığı sağlayan kapılar.

  • BrandaEskiden yelken yapılan bir cins kumaş yada kumaştan yapılan ve gemicilerin hamak olarak kullandıkları yatak.

  • BrasyaSerenlere yön veren donanım

  • Brasya EtmekSerenlere yön veren donanımı kullanmak

  • BumbaGenel anlamda yatay olarak kullanılan serenlere denir. Yan yelkenlerin altabaşo yakalarını gerip açmak üzere kullanılan serenlere de bumba denir. Bumbalar açıldıkları yelkenlerin isimleri ile anılır.

  • Bumba YakasıYelkenlerin bumba destekli olsun veya olmasın alt yakaları Direk yakası, Bumba yakası, Güngörmez yakası.

  • BunkerGemi ambarı.

  • BurgataHalat ve zincir ebadını ölçmek için kullanılan bir ölçü 2,54 cm Bitkisel halatlarda çevre, çelik tel halatlarda çap ölçüsü.

  • BükümHalatın veya bir yomanın sağa veya sola doğru kollarının bükülmesi

  • BülbülPalangaların rigovalarının bağlanmaları için makaraların alt kısmına konan radansa veya yapılan kasalar

  • Büyük AmiralMareşalin Deniz Kuvvetlerindeki karşılığı

  • Büyük BastonAna civadra üzerine sürülen baston.

  • CamadanCamadan vurmak. Yelken alanının küçültülmesi. Klasik (direğe çekilen) ana yelken, bocurum, vb.lerde yelkenin indirilerek birinci (ikinci, üçüncü..) camadan matafyonlarından bumbaya camadan bağı ile bağlanması. Sarmalı yelkenlerde yelkeni kısmen açarak alan küçültmek.

  • Camadan BağıBu küçültmeyi yapmada kullanılan bir bağ çeşidi

  • Camadan Fora EtmekBağları çözüp kısalmış yelkeni açmak

  • Camadan KamçısıYelkenler üzerinde camadan için bulunan savlolar

  • Camadan MatafyonuCamadan astarı üzerine açılmış deliklerin üzerine geçirilmiş madeni veya halattan yapılmış matafyonlardır.

  • Camadana VurmakSavaş gemilerinde pantolon paçalarının gemi içerisinde bir yere takılmaması için paçaların çorap içerisine sokulması.

  • Can HalatıFilika mataforalarının cundalarından sarkan halat kamçılardır. Filika hisa veya mayna edilirken içinde bulunan personel bu halatlara tutunarak kendilerini korur ve filikanın ağırlığını azaltır.

  • Can YeleğiYüzücü kabiliyeti fazla olan maddelerden yapılmış olan ve insanın beli ile omuzları arasını saran, yelek gibi giyilen veya kemer gibi bel ile koltuk altına sarılan kurtarma aracı.

  • Cankurtaran FilikasıDenizde, can kurtarma maksatları için ağaç veya saçtan yapılmış yüzücü gücü fazla olan tekne. Cankurtaran filikaları veya motorlarının içerlerinde teknede bulunan kazazedelerin yaşam ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda yiyecek maddeleri ile kazazedelerin yaralarını tedavi için tıbbi malzeme ve işaret tabancaları gibi diğer lüzumlu malzemeler bulunur.

  • Cankurtaran Salı / Can SalıDenizdeyken kazaya uğramış bir gemideki personelin kurtarılması için saçtan veya yüzücü gücü fazla olan ağaçlardan yapılmış sal. Cankurtaran salları gemilerin denize bakan taraflarında bulunurlar. Bunların denize bırakılmaları mekaniki bir tertibatla veya gemi battığı zaman kilit kısmındaki kimyevi maddenin erimesi sonucunda fora kancası açılır ve sal sephiyesi sebebiyle deniz sathına çıkar.

  • Cankurtaran SimidiDenize düşenleri kurtarmak için çok hafif ve yüzer maddeden yapılmış, bir kişiyi tüm ağırlıkları ile birlikte taşıyacak dayanıklıkta, çevresinde tutunmak için halat donanımlı, uzaktan görünebilmesi için, turuncu, kırmızı veya sarı renkte, gece görünebilmesi için üzerinde reflektörü ve feneri bulunan, yuvarlak, simit biçiminde ve bir savloya bağlı echize.

  • CayraskalAğır cisimleri kaldırmakta kullanılan bir çeşit palanga

  • Cayro HatasıHakiki kuzey ile cayro pusulanın gösterdiği kuzey arasındaki açı.

  • Cayro PusulaCayroskop esasından faydalanılarak yapılmış olan ve hakiki kuzeyi gösteren pusula. Cayro pusulalar arzın mıknatısıyetinden ve pusula yakınında bulunan madenlerden ve elektrik akımlarından etkilenmedikleri için daima hakiki kuzeyi gösterir.

  • Cephane AsansörüCephaneleri cephanelikten topların bulundukları yerlere kadar çıkarmak için yapılmış tertibat

  • CephanelikGemi cephanesinin muhafaza edildiği genellikle su kesiminin altında bulunan özel yangın tertibatı alınmış bölmeler.

  • Cer TestiDemirin veya demir zincirinin sağlamlığını kontrol etmek

  • Cevazİzin verme, izinli, olanaklı

  • CevizHalatların çımalarına, halat kollarının örülmesi suretiyle yapılan düğümler. Cevizlerin kullanıldıkları yerlere göre muhtelif şekilleri vardır.

  • Ceviz BağıHalatların ucuna tutabilmek için veya süs olarak yapılan bir cins düğüm .

  • CezirGüneş ve arz çekimlerinin etkisiyle suların normal seviyelerin altına inmesi.

  • CırgınaKırılan bir direk veya serenin yanlarına ağaçlar koyarak birbirine irtibatladıktan sonra birkaç yerinden halatla sarıp kuvvetlendirmek

  • CıvadraTeknenin baş tarafında dışarıya doğru eğik olarak uzanan sabit seren.Genellikle yelkenli teknelerde flokları açmak için kullanılır.

  • Cıvadra ArmadorasıFlokların selviçelerini bağlamak için yelpazelerin her iki taraflarındaki alabandalara konulmuş olan armadoralardır. Selviçeler alabandalarda bulunan deliklerden geçirildikten sonra bu armadora üzerindeki çeliklere bağlanırlar.

  • Cıvadra ÇanaklığıCıvadra destamorasının hemen gerisinde bulunan ve ana cıvadraya sağlı-sollu tespit edilmiş olan ağaç kütükler.

  • Cıvadra VardevelesiCıvadra üzerinde yürüyen personelin tutunmaları için gerili olan halat.

  • CinblokVinç bumbalarının cundalarında bulunan tel veya zincirlerin geçtiği tornolar.

  • CundaYatay serenlerin her iki başları, uç kısımları

  • Cunda BastikasıBir seren veya gönderin ucuna kanal açarak ortasına dil yerleştirerek oluşturulan sabit makara

  • Cunda HalatıSeren yelkenlerini kuvvetlendirmek için dört kenarına dikilen halatın üst kenarına gelen bölümü

  • Cunda KilidiCunda serenlerini, ana ve gabya serenleri üzerinde tutmak ve gerektiğinde serenlerin dışarıya sürülmelerini kolaylaştırmak için ana ve gabya serenleri üzerinde bulunan demir çemberlerden cundaya yakın olanı. Bu kilitlerden kaplama başına yakın olanına topuk kilidi denir.

  • Cunda MarsipetiSeren cundalarına yapılan marsipet

  • Cunda YakasıSeren yelkenlerinin seren uçlarına rastlayan köşeleri

  • Cunda Yelkeni BastonuCunda yelkenlerinin açılması için Trinket, Mayıstra, Foa ve Gabya serenlerinin üzerinden dışa doğru sürülen bastonlar.

  • ÇakarDenizde açığa veya kıyılara yerleştirilen belirli aralıklarla yanıp sönen küçük fener

  • Çakı CeviziSilistreleri, düdükleri ve porsunların çakılarını bağlamak ve boyunlarında asılı bulundurmak için yapılan ve bir kolu hareketli olan ceviz.

  • ÇalımGeminin su kesiminden aşağı kısmının baş ve kıç bodoslamasına doğru darlaşması. Başa doğru olan darlaşmaya çalım, kıça doğru olan darlaşmaya kuruz denir.

  • ÇalımlıBaşı yüksek ve yapısı dar olan tekneler

  • Çalkantı SacıKısmen doldurulmuş tanklardaki mazot, motorin, su gibi maddelerin ağır denizlerde yalpalardan dolayı hareketini asgari dereceye indirmek için tankların içine dikey olarak konulmuş sac levhalar.

  • ÇalparaGemilerin iç kısımları ile irtibatı olan deliklerden deniz suyunun içeriye girmemesi için deliklerin ağızlarına konulan ve bir tarafları menteşeli sac kapak.

  • ÇamçakTeknede biriken suyu toplamak için tahtadan yapılmış bir cins kepçe

  • ÇanaklıkYelkenli gemilerde gabya çubuğu kapelesinden gelen armaların yapılmasında personelin işlerini kolaylıkla yapabilmeleri için ana direk üzerindeki mauna ve gurcatalar üzerine konulan ve etrafı korkuluk puntelleri ile çevrilmiş platform. Çanaklıklar gözcülük maksatları içinde kullanılır.

  • Çanaklık AstarıÇanaklığa değen yelkenlerin aşınıp yıpranmaması için yelkenlerin kıç tarafa bakan yüzlerine dikilen ikinci kat astar.

  • Çanaklık ÇalımıÇanaklığın çevresini oluşturan dairevi kısım.

  • ÇapaZincire bağlı olarak denize atılan ve dipte çamura veya kuma gömülerek gemiyi istendiği yerde deniz üzerinde tutan demir.

  • ÇapariBir beden üzerinde kösteklerle bağlı, ikiden fazla tüylü veya yemli iğne bulunan olta.

  • ÇaparizYapılmakta olan bir işin veya manevranın yapılmasını engelleyici bir durumun ortaya çıkması sonucunda işin veya manevranın yapılmasının gecikmesini veya bir başka manevranın yapılmasını gerektiren durum.

  • Çapariz VermekYapılmakta olan bir işin yapılmasını engelleyici harekette bulunmak

  • Çaresiz BastikaGemilerde dümen yekelerini gerektiği hallerde, bilhassa fırtınalı havalarda veya dümen arızaları sebebi ile dümene kumanda edilemediği hallerde dümeni bir taraftan diğer tarafa çevirmek için kullanılacak donanımların donatılması için alabandalara konulan bastikalara denir.

  • ÇarkGemilerin hareketlerini sağlayan makinalar

  • ÇarkçıGemilerde makine kısmını yürüten kimse

  • ÇarkçıbaşıHarp gemilerinde makine bölümünün amiri

  • ÇarmıkDireklerin her iki bordasına bağlanabilmesi için gerilmiş tel halatlar.

  • Çarmık BükümlüBir fitil etrafında dört kolun sağa bükülmesiyle yapılan halat.

  • Çarter MukavelesiTaşıyanın navlun karşılığında deniz veya hava aracının tamamını veya bir kısmını yahut belli bir yerini taşıtana tahsis ederek eşyayı taşımayı taahhüt etmesi

  • Çatal PinÇelik veya bakırdan yapılmış birer uçları yumru diğer uçları yassı ve açık bir çeşit çivi

  • ÇatanaFilika büyüklüğünde motorlu tekne

  • Çatmaİki veya daha fazla deniz aracının birbirleri ile çarpışması.

  • ÇekekKayıkların karaya çekildiği yer veya gemilerin onarılmak üzere çekildiği karadaki bölüm

  • Çekek YeriKüçük deniz araçlarının karina bakımının yapılması için teknenin deniz içine indirilmiş kızak üzerine oturtularak sahile çekildiği hafif eğimli yer.

  • Çekme Ağ/ Çektirme Ağİki motor tarafından çekilerek, genellikle boğaz içinde uskumru avında kullanılan bir çeşit ağ

  • Çektiği SuBir geminin su kesiminden omurgasına kadar olan su derinliği. Bu derinlik başta, vasatta ve kıçta farklıdır.

  • ÇeneOmurga ile baş bodoslamanın birleştiği köşe

  • ÇıkarmaBelli bir yere asker gönderilmesi, indirilmesi

  • ÇımaHalat, elincesi veya yomaların uç kısmı

  • Çıma ile GitmekBir geminin liman içinde halatlar vasıtası ile yer değiştirmesi

  • ÇımacıYolcu gemilerinde geminin iskeleye yanaşması esnasında sahile halat veren, geri alan gemiciler

  • ÇıpoÖzellikle admiraltı demirinde bedenin üst kısmından anelesinin altında geçen kollara dik olarak bağlanmış hareketli veya sabit ağaç veya metal kollar.

  • Çifte Demir (Çiftelemek)Bir limanda tek demirde yatılırken havanın sertleşmesi veya fırtına çıkması durumunda demirin taraması veya zincirin fazla deste olması ihtimaline karşı ikinci demirinde atılarak her iki demir kalomaları birleştirilerek geminin iki demir üzerine bindirilmesi

  • Çifte İzbarço Bağıİzbarço bağının daha kuvvetli olmasını istediğimiz zaman veya halatın çıması elimizde olmadığı zaman yapılan bağ

  • ÇimarivaYelken gemilerinde personelin armaya çıkmaları için verilen komuta. Personelin bir merasim için belirli bir düzen içinde gemi güvertesi üzerinde mevki almalarına da Çimariva denir.

  • ÇördekYan yelkenleri ve flokları yerlerine kaldıran halatlara denir. Mantilya'da denilir.

  • Çördek YakasıSeren yakalarının geriye bakan kısımları, üç köşe yelkenlerdeki en üstteki pik yakası

  • ÇörekHalatın ucundaki düğüm

  • ÇözmekYelken açmak

  • ÇubukAna direklerin üzerine konulan ekleme direkler

  • Çürük SuPervanelerin hareketinden oluşan ve dümen suyuna karışan akıntı

  • DabılbatımGemilerin karinası yırtıldığında teknenin su almaması için postaların iç tarafına konulan ikinci kaplama.

  • DablinUç uca getirilmiş iki saç levhayı birbirlerine bağlamak için ek olarak kullanılan parça levhalar

  • DalgaDeniz yüzeyinin doğa etkileri veya yapay hareketlerden kaynaklanan tepe ve çukurlardan oluşan periyodik hareketi.

  • Dalga Boyuİki dalga tepesi arasındaki kadem cinsinden uzunluk

  • Dalga Çukuruİki dalga arasındaki çukur

  • Dalga Önüne DüşmekDalgaları kıça alarak seyretmek

  • Dalga SüratiDalga şeklinin deniz mili cinsinden ilerlediği sürat.

  • Dalga YüksekliğiDalga tepesinin, dalga çukurundan olan kadem cinsinden mesafesi.

  • DalgakıranLiman ve iskele önlerinde tekne ve tesisleri dalgalardan korumak için yapılan set

  • Dalgayı KollamakDalgaların etkisinden kurtulacak şekilde seyretmek

  • Dalyan(Sabit)Denizlerde ve iç sularda su ürünleri istihsal etmek için kazık, çit, çubuk, tel, taş veya beton vb. manialarla çevrilmek suretiyle sınırları değişmeyecek şekilde kurulan veya tabii olarak çevrilmiş su sahalarından meydana getirilen diple irtibatlı tesisler.

  • DanaÜst üste kıçtan kara olmuş durumda yatmakta olan teknelerin tümü

  • Dana YatmakUzun bir süre denize çıkmayacak olan yelken gemilerinin yelken ve serenlerini indirerek bir yere kıçtan kara olarak üst üste yatması.

  • Dar KıyıKıyı kenar çizgisinin kıyı çizgisiyle çakışması.

  • DavlumbazYandan pervaneli gemilerin pervanelerinin üzerini kaplayan yarım daire şeklindeki saç levha

  • DavranmakDenizler tesiri ile yalpa yapmakta olan bir geminin, yalpa vaziyetinden birdenbire kalkması, doğrulması

  • DayakKuru havuza alınan geminin iki yanına konulan dikey destekler

  • DayakçıTersanelerde gemileri dayaklamak işinde çalışan işçi

  • DeltaNehirlerin denize döküldükleri yerde biriken ve birkaç ağızdan oluşan kum ve çamur yığınlarının oluşturduğu adacıklar

  • DemirGemi ve deniz araçlarını istenilen yerde sabit tutmak için halat veya bir zincire bağlı olarak denize bıraktıkları özel biçimde dökme demir veya çelikten yapılmış ağırlıklar.

  • Demir AlmakDemir üzerinde bulunan bir geminin demirini dipten çıkartıp gemiye alma işlemi

  • Demir AnelesiHalat veya zincirin demire takılması için demir bedeninin üst tarafına açılmış olan delikten geçirilen yuvarlak halka veya harbili kilit.

  • Demir Atmak/Bir gemiyi istenilen yerde durdurup yatmak maksadıyla demiri fundo edip zincirine yeteri kadar kaloma verme işlemi

  • Demir Bırakmak /Demiri KesmekDemirli bir geminin demirinin bir leşe veya herhangi bir yere takılması veya aniden seyre çıkılması zorunluluğu olduğu zamanlarda zincir kilitlerinden birinin fora edilip, zincirin markalanarak denize bırakılması

  • Demir Fundoya HazırVira edilen bir demir yerine oturduktan ve bosaya vurulduktan sonra, demirin müteakip fundoya hazır olduğunu köprüüstüne bildirmek için söylenen terim.

  • Demir GöründüVira edilmekte olan demirin su içinde göründüğünü köprüüstüne bildiren terim.

  • Demir IrgatıDemirleri fundo veya vira etmek için gemilerin başüstüne konulmuş yatay veya dikey olarak çalışan ırgat.

  • Demir KestirmekHerhangi bir dış etki ile gemi zincirinin herhangi bir yerindeki baklasının kesilerek demirin ve zincirin denize gitmesi.

  • Demir LoçasıDemir zincirinin içinden geçtiği, demirin oturduğu yer

  • Demir MemesiDemir kolları ile bedeninin birleştiği en uç nokta.

  • Demir NöbetçisiDemirin denizdeki durumunu kontrol etmek ve başüstünün emniyetini sağlamak üzere başüstüne konulan silahlı nöbetçi

  • Demir ŞamandırasıDemirin denizdeki yerini belli eden ve demir anelesine bağlı bir halat ucundaki şamandıra.

  • Demir TaramakFırtınalı ve denizli havalarda demirli bir geminin demirlediği mevkiden farklı bir mevkiiye doğru sürüklenmesi.

  • Demir TırnağıDemir kollarındaki sivri uçlar.

  • Demir ÜzerindeDemirli bir gemiyi ifade eder.

  • Demir Üzerinde Yatmak/Demirde YatmakBir yerde demirli olarak uzun süre kalmak

  • Demir YeriLiman dışında demir atmaya ve demir üzerinde emniyetle yatmaya uygun olan yerler.

  • Demir Yerine OturduVira edilen bir demirin loçadaki yerine oturduğunu köprüüstüne bildiren terim. Bu halin olması ile komutan abosa komutunu verir ve zincir bosaya vurulur.

  • Demire ÇıkmakGeminin yanaşmış olduğu iskeleden avara ederek açığa demirlemesi

  • Demire İnmekGeminin demirlemek için istenilen derinliği buluncaya kadar ağır ağır ilerlemesi

  • Demiri Fundo EtmekDemiri denize atmak

  • Demiri Vira EtmekDemirlemiş bir geminin demirini alması için yapılan işlem.

  • Demirlemek

  • DemirlemekGemiyi istenilen yerde tutmak amacıyla demirin fundo edilmesi

  • Deniz Bağına VurmakFırtınalı havalarda seyre çıkmadan önce gemideki hareketli malzemelerin fırtınadan etkilenip yer değiştirmesini önlemek ve denizlerin personel üzerinde oluşabilecek menfi etkisini azaltmak amacıyla cihaz ve eçhizelerin hareket etmeyecek şekilde bağlanması

  • Deniz Elverişli GemiTalep edilen sefer bölgelerine göre,bir geminin taşıyabileceği yük/yolcu miktarı,teknenin güverte sağlamlığı,tekne ebatlarına göre bulundurması gereken yangın söndürme,cankurtarma malzemeleriyle birlikte zorunlu seyir cihazlarının mevcut bulunduğu denize uygun gemi.

  • Deniz HaritasıDeniz sahaları ile sahilleri gösteren ve denizciler tarafından kullanılan özel haritalardır. Tehlikeli olan yerler, sığlıklar, kayalıklar özel işaretleri ile dip karakterleri harflerle, kulaç hatları nokta ve kısa hatlarla, akıntılar oklarla gösterilirler. Ayrıca seyir için yardımcı maddeler, fenerler, şamandıraların karakteristikleri belirtir.

  • Deniz Hava KuvvetiDeniz Kuvvetlerinin harekatını destekleyen ve Deniz Kuvvetleri ile birlikte harekat yapan hava gücü

  • Deniz HaydutluğuBir geminin tayfa ve yolcuları tarafından açık denizde yapılan ve belli bir ulusa karşı yönetilmeyerek, bütün uluslar arası ticareti, yasanın yasakladığı zor kuvvet ve şiddet hareketlerine dayanarak tehlikelere sokan eylem

  • Deniz HırsızlığıKorsanlık; denizlerde dolaşan gemilere silahla saldırarak soyma işi

  • Deniz HukukuDeniz yolu ile ticaretin doğurduğu bütün ilişkileri düzenleyen kurallar; yalnız deniz ticaret hukukunun doğurduğu özel hukuk ilişkilerini düzenleyen kurallar ise, deniz ticaret hukukunu oluşturur.

  • Deniz İşaretleriDenizde trafiği düzenli kılmak ve emniyeti sağlamak amacıyla kabul edilen ve konulan uluslar arası işaretler

  • Deniz JeofiziğiArzın denizler üzerinde magnetik, gravimetrik ve sismik özelliklerini ve arzın denizler altında kalan bölgesindeki yapıyı inceleyen, bunların askeri, akademik ve ekonomik kıymetlendirmesini yapan bilim dalı

  • Deniz KurduDenizlerde uzun müddet gezmiş, dolaşmış denizin her türlü zorluğunu görmüş, geçirmiş tecrübeli gemici

  • Deniz MiliYer küresi üzerindeki bir büyük dairenin bir dakikalık yayının boyu olup bir deniz mili 2000 yarda veya 1852 metredir.

  • Deniz Tertibi Bağlamak/AlmakFırtınalı ve denizli havalarda gemi içinde ve güvertede bulunan araç ve gereçlerle diğer malzemelerin yalpalar sebebiyle yerlerinden oynamamaları için bunların halatlar vasıtasıyla bağlanması.

  • Deniz UçağıSu üstünde manevra yapmak üzere inşa edilmiş her türlü hava aracını kapsar.

  • Denizaltı Ana GemisiAçık denizlerdeki denizaltılara lojistik destek sağlayan su üstü gemisi

  • DenizaltıcıDenizaltı personeline verilen ad

  • DenizciDenizle ilgili işlerle uğraşan/denizciliği meslek edinmiş/deniz sporları ile uğraşan/ deniz ve gemi işlerinde uzman kişi/ticaret gemilerinde çalışan kimse.

  • DenizcilikDenizcilerin yaptığı iş.

  • Denizcilik SimsarıGemilerin limana girip çıkmaları için yasaca yerine getirilmesi gerekli çeşitli işlemleri yapmak amacıyla çalışan gerçek veya tüzel kişi

  • Denizde Zapt Ve MüsadereDeniz taşıtlarını durdurmak, aramak ve uluslar arası hukuk kuralları ve iç hukuk yasalarının öngördüğü durumlarda, bu taşıtlara veya içerisindeki mallara gereğinde el konulabilmesi

  • Denize ÇıkmakBir geminin bulunduğu limandan kalkıp herhangi bir yere seyir yapması

  • Denize Elverişli GemiTekne, umumi donatım, makine, kazan gibi esas kısımları bakımından yapacağı yolculuğun (Anormal ve beklenmeyen tehlikeler hariç) deniz tehlikelerine karşı koyabilecek durumda olan gemidir.

  • Denize ElverişlilikGenel donatım, makine, kazan gibi esas kısımları bakımından yapacağı seyrin, tamamiyle anormal tehlikelerine karşı koyabilecek durumda olan bir gemi, denize elverişli sayılır.

  • Denize Elverişlilik BelgesiGeminin denize elverişli olduğunu gösteren belge

  • Denize ElverişsizlilikBir geminin, bakım tutum noksanlığı, tamiri, personelinin noksan oluşu, cihazlarının seyre elverişsiz oluşu, yükün gerekli şekilde istif edilmemiş olması sebebiyle denizde seyir yapmasının mümkün olmaması.

  • Denize İndirmekİnşa edilen veya onarım için kızakta bulunan bir gemiyi kızaktan indirerek yüzdürme işlemi

  • Denizleri KollamakGeminin dalgalardan fazla etkilenmesini önleyecek rotada ilerlemek

  • Derin SuOnbeş kulaçtan daha derin olan su.

  • Deste Etmek (olmak)Halatın veya zincirin iyice gerilmesi

  • Detveyt TonuBir geminin taşıyabileceği toplam ağırlık

  • DevriyeHareket halindeki nöbetçi güvenlik güçlerinin güvenlik amacıyla belli yerde dolaşması

  • Dış Limanİç içe aynı mevkide yapılmış liman tesislerinden, iç limanı da kapsayan, içine alan büyük limanın kapladığı liman sahasıdır.

  • Dıştan Takma MotorKüçük deniz araçlarında kıç aynalık tahtası üzerine takılan yüksek devirli motor.

  • Dik VentoYan mataforaları ile dikmeleri istenilen durumda bulundurmak için cundalarından alınarak gemi üzerindeki bir mapaya bağlanan palanga donanımı.

  • DikişBir halatın çımasını kendi bedenine irtibatlamak veya diğer bir halata eklemek için açılmış kolların, açılmamış kolları arasına kavalya ile sıkıştırılması.

  • DikmeGemiye yük alıp vermekte veya ağır bir cismi istenilen yüksekliğe kaldırıp indirmekte kullanılan bir direk veya serenden oluşan donanım.

  • DilMakaraların ve bastikaların kanalları içinde mil üzerinde dönen oluklu tekerlekler.

  • Dinlendirme TankıSuyun motorinden ayrılmasını sağlamak için sarnıçlardaki motorin ufak sarnıçlar içine alınır. Bu sarnıçlarda bir süre kalan motorin içindeki su dibe çökerek motorinden ayrılır.

  • DipBir puntelin, bir direğin alt tarafı

  • Dip TrolüBir veya daha çok gemiler ile çekilmek suretiyle zemin üzerinde sürütülerek dip su ürünlerini istihsale mahsus trol ağları ve bu ağlarla yapılan su ürünleri istihsali.

  • DirekGemilerin güvertesinden yukarıya doğru dikilen ve serenlerle yelkenlerin ve armaların donatıldığı çubuklardır. Direkler pruvadan kıça doğru sıralanırlar ve ayrı ayrı isim alırlar. Üç direkli gemilerde bu direklere, Pruva, Grandi, Mizana. Dört direkli gemilerde Pruva, Grandi, Mizana, Kontramizana. Beş direkli gemilerde Pruva, Grandi, Mizana, Kontramizana, Kontrata Mizana. Altı direkli gemilerde Pruva, Grandi, Kontra Grandi, Mizana, Kontra Mizana, Kontrata Mizana. Yedi direkli gemilerde Pruva, Grandi, Kontra Grandi, Kontrata Grandi, Mizana, Kontra Mizana, Kontrata Mizana isimlerini alırlar.

  • Direk BaşıBir direğin tepesi

  • Direk FistanıDireklerden aşağı su sızdırmamak için direk ıskaçaları etrafına ve siğiller üzerine brandadan yapılan çerçeve

  • Direk IskaçasıDireklerin alt kısımlarının oturduğu yuvalar

  • Direk PayıDireğin güverteden aşağı geçtiği yerden ıskaçasına kadar olan bölümü. Direğin gemi içinde kalan bölümü

  • Direk YüksekliğiDireklerin şapkalarından su kesimlerine kadar olan uzunlukları

  • Direkbaşı LambasıDireklerin şapkaları üzerinde bulunan ve geceleri işaret vermede kullanılan lamba

  • Dirisa AçısıBir geminin omurgası ile hedef arasındaki yatay açı

  • Dirisa EtmekBir taraftan bir tarafa dönme, rüzgarın yön değiştirmesi

  • DisbarkoBazı limanlarda yükün gemiden boşaltılarak karaya çıkarılıncaya değin yapılan ek taşıma giderleri; geminin liman hizmetlerinden yararlanması nedeniyle ödenen bedel

  • DoblinBir halatın iki çıması arasındaki sarkık kısım

  • Doblin Almak/VermekBir halatın iki çımasının gemide kalmak üzere bordadaki veya sahildeki bir babaya sarılması

  • DokGemi yapılan veya onarılan üstü kapalı havuz/ticari eşya saklamak için rıhtımlarda yapılan büyük depolar/gemilerin yük boşaltmasında kullanılan rıhtımlarla çevrili havuz

  • Dokuz Oturak OturmakBir geminin bir sığlığa veya kayalığa kızaklanmışcasına boylu boyunca oturması

  • DoldurmakYelkenleri rüzgarla şişirmek

  • Domuz AyağıTopların haznelerinden mermiyi çıkarmak için kullanılan uskurlu mengene

  • DonanımDireklerin, serenlerin veya yelkenler üzerindeki halat, makara gibi aksamın tümü

  • DonanmaDevletlerin deniz alaka ve menfaatlerini korumak maksadıyla deniz savaşlarında kullanılmak üzere, değişik maksat ve hizmetlere uygun, askeri gemiler topluluğudur.

  • DonatanGemisini deniz ticaretinde kullanan gemi sahibi; kendisinin olmayan bir gemiyi kendi adına deniz ticaretinde bizzat veya bir kaptan aracılığıyla kullanan kimse, üçüncü kimselerle olan ilişkilerinde donatan sayılır.

  • Donatanın SorumluluğuDonatan, gemi adamlarından birinin görevini yaparken işlediği kusur sonucunda üçüncü kişilere verdiği zararlardan dolayı sorumludur

  • DonatımDonatma

  • DonatmaBir geminin denize çıkabilmesi için gerekli araçlar, gereçler ve belgelerle donatmak; donatanın yaptığı faaliyetlerin tümünün adı

  • DonatmakBir geminin tekne ve armasını kontrol ederek, eksiklikleri tamamlayıp hazır hale getirilmesi (filika donatmak, palanga donatmak manevra yerlerini donatmak gibi)

  • DonyağıHayvanların iç yağından çıkarılan bir yağ olup, el iskandilinde dip tabiatını tespit etmek maksadıyla kullanılır.

  • DöküntüDeniz yüzeyine yakın tehlikeli kayalık kümeler.

  • DönmekBir geminin bir dümen açısıyla rotasını değiştirmesi

  • DönüşNizam halinde bulunan birkaç geminin bir anda aynı rotaya dönmeleri.

  • Dört Direkli GuletYalnızca mizana direğinde seren yelkeni, öteki direklerinde randa yelkenleri bulunan gemi.

  • Dört Direkli KabasortaTüm yelkenleri yamuk, dörtköşe seren yelkenleriyle donatılmış gemi

  • DöşekliAltı düz olan tekne

  • DövünmeSert havalarda iki dalga arasına düşen geminin şiddetle sarsılması ve bunun süreklilik arzetmesi

  • DraftGeminin çektiği su.

  • DramKullanılmadığı zamanlarda halatların veya halat gibi malzemelerin sarıldığı ve bir mil etrafında elle veya elektrik motoru vasıtasıyla dönen makaralar.

  • DubaYük taşımak, ayaklık yapmak, genellikle nakliyatta kullanılmak üzere düz veya döşekli olarak saç veya ağaçtan yapılmış nakliye vasıtaları

  • Durgun SuRüzgar ve akıntıların tesirinde olmayan su.

  • DüdükSesle işaret vermek üzere basınçlı hava ile çalışan ve en az iki deniz mili mesafeden duyulabilecek nitelikteki cihaz.

  • Düdükle SelamlamakSavaş gemileri birbirlerini vardabandra düdüğü ile selamlarlar. Birbirlerine sancak taraftan gören iki savaş gemisinin selamlama usulü; Kıdemsiz gemi bir uzun bir kısa düdük çalarak kıdemli gemiyi selamlar, kıdemli gemi bir uzun bir kısa düdük çalarak selamı alır, kıdemli gemi iki kısa düdük çalarak personeline rahat komutu verir, daha sonra kıdemsiz gemi iki kısa düdük çalarak selamı tamamlar. Gemilerin birbirini iskele taraftan görmesi halinde bir uzun iki kısa düdük çalarak selamlama yapar.

  • DüğümBir halatın bedeni üzerine yapılan krozun içinden halat çımasının geçirilmesi ile yapılan bağ.

  • Dülger BağıHalat çımalarını direk, seren ve babalara bağlamak için yapılan bağ.

  • DümenGemiyi (tekneyi) istenilen yöne çevirmek için saç veya tahtadan yapılan kıç tarafa monte edilen yelpaze şeklindeki parça

  • Dümen AçısıDümen yelpazesinin omurga hattı ile yaptığı açıdır.

  • Dümen AçısıDümen yelpaze sathının omurga ile yapmış olduğu açı

  • Dümen Baston YekesiDümeni çevirmek için tepesine takılan ağaç veya madeni çubuk

  • Dümen BodoslamasıKıç bodoslama

  • Dümen BoğazıDümen yelpazesinden yukarıda kalan kısım

  • Dümen DinlemekDümen yelpazesinin suyun yaptığı itme gücü ile geminin rota değiştirmesi

  • Dümen DinlememekVerilen dümen açısına rağmen akıntı, dalga veya rüzgarın etkisi ile istenilen rotaya dönülememesi

  • Dümen DolabıDümen yekesine bağlı mekanizmasını çevirebilmek için yapılmış olan aygıt.

  • Dümen DonanımıDümen yekesi ile dümen dolabı arasında kalan tel halat mekanizma, ve kollar ile bunların geçtikleri makaralı sistemin tümüne verilen isim .

  • Dümen KumandasıDümenciye verilen komut.

  • Dümen KuşağıDümen yelpazesini iki yüzünden kuşatarak iğnecikleri dümene bağlayan demir kollar.

  • Dümen MüşiriDümenin hangi yöne basılı olduğunu gösteren serdümenin önünde veya yekede bulunan gösterge.

  • Dümen Palası (Yelpazesi )Dümenin esas ana parçası.

  • Dümen SuyuGeminin hareket ettiği yönün aksine pervanelerin su yüzeyinde bıraktığı iz.

  • Dümen Suyu FeneriGeminin dümen suyunu aydınlatmak için kıç tarafa genellikle kıç aynalık üzerine konulan ve beyaz ışık veren fener.

  • Dümen TutmakDümeni kullanmak yönetmek.

  • Dümen YekesiDümeni yönetmek için baş tarafındaki yuvaya geçirilen ağaç veya demir manivela.

  • Dümen YelpazesiDümenin, dümen boğazından aşağıda kalan bölümü, dümen yüzeyi

  • Dümenci PusulasıDümen dolabının hemen önüne konulmuş olan mıknatısı pusula

  • Dümene GeçmekDümeni kullanmak üzere dümen dolabı veya dümen yekesinin başında bulunmak.

  • DümeneviDümene kumanda edilen, serdümenin bulunduğu, genellikle köprüüstüne yakın olan mevki.

  • Dümeni Alabanda EtmekDümeni dönebileceği kadar sancak veya iskeleye almak

  • Düşme Omurgası (Yalpa Omurgası)Gemilerin denizli havalarda yalpalarını hafifletmek veya orsasına seyretmekte olan yelkenlilerin bir tarafa bayıldıkları zaman rüzgar altına düşmemesine yardım etmek maksadıyla karinaların her iki tarafına ağaç veya saçtan perçinlenen omurgalar

  • Düz KıçlıKıç tarafları düz yani aynalı olan gemiler

  • Ege DeniziEdirne ili Meriç nehrinin denize döküldüğü yerden Muğla-Antalya il sınırındaki Eşen çayının denize döküldüğü yer arasında kalan karasularımız.

  • EğlenmekBir teknenin stop ederek veya çok ağır yol ile gideceği yere varması

  • EğriTekne kaplamalarının üzerlerine bağlandığı, tekneye biçimini veren omurgaya bağlı eğri ağaç veya demir parçalar.

  • El DonanımıMakine, motor ve elektrikle çalışan ve kullanılması gerekli görülen ırgat, dümen gibi gemi aksamının gerektiğinde elle kullanılacak şekilde lüzumlu malzemelerine, palanga ve manivelalarına denir.

  • El DümeniDümen donanımındaki bir arıza sebebi ile kumanda edilemeyen dümeni, bu donanımdan ayırarak mekaniki bir şekilde ve insan gücü ile kullanacak biçimde yapılmış dümen donanımı.

  • El FleyşınıElde taşınabilen ve elektrikle çalışan ufak işaret feneri.

  • El İncesiHalat serisinin en ince olanı. Gemilerin aborda olmaları esnasında halatları sahile verebilmek için önce el incesi atılır.

  • El İskandiliElektrikli iskandil olmayan teknelerde, derinlik ölçmek için çımasına 5 kg.lık bir kurşun asılmış ve üzerine kulaç taksimatı yapılmış olan savlodan oluşan iskandil

  • El PalangasıGemiciliğin gerektirdiği birçok yerde kullanılan bir makara ve bir tornodan ibaret basit palanga.

  • EllemekHalat bedenini bir elden diğer ele geçirmek suretiyle halatı çekmek.

  • EnGemilerin en geniş yeri.

  • EnkazKazaya uğramış ve kullanılamayacak durumda olan tekne. Su yüzeyinden aşağıda ve dipte bulunanlara leş denir.

  • Enlem FarkıBirbirinden farklı durumda bulunan iki noktadan geçen enlemler arasındaki meridyen yayının açısal uzunluğu.

  • Enlem KemereGemi postalarını birbirine bağlayan ve üzerine güverte sac veya tahtaları döşenen demir porteller.

  • EsnemekKuvvetli rüzgar sebebiyle yelkenlerin dolması ve direklerin hafifçe bel vermesi.

  • Eş GemiNitelik ve ölçüleri birbirinin aynı olan gemiler

  • Etli ZincirBaklasının boyuna göre kalınlığı fazla olan zincir.

  • FaçaBir geminin yüklü veya boş olduğu durumlarda borda hattı ile su hattı arasında kalan bölüm

  • Faça BoyasıTeknenin saçlarını paslanmaktan koruyan özel boya

  • Faça ÇekmekBoyama sırasında façanın üst sınırlarını düzgün bir biçimde çizmek

  • Faça EtmekSeren yelkenlerin bir taraftan prasya olduğu halde kapatılması

  • FaçunaHalatların fazla sürtünme ve temasa maruz kalan kısımlarının mürnel veya gırcala sarılarak korunması

  • Façuna TokmağıFaçunalık halatların, halat üzerine sıkıca sarılmalarını temine yarayan bir tarafı oyuk tokmak.

  • FaçunalıkHalatları façuna etmekte kullanılan gırcıla, mürnel veya tel gibi ince halatlar.

  • Falakaİki matafora cundaları arasında bulunup can halatlarının bağlandığı tel halat.

  • FalezKıyılardaki dik ve yüksek yar, uçurum

  • FanGenellikle gemi içinde hava sirkilasyonunu sağlayan sistem

  • FanyaBalık ağlarının bir taraftan vuracak balığın girebilmesi maksadıyla kalın iplikten seyrek olarak örülmüş kısmı

  • FarilBalık ağlarının alt ve üst kenarlarında bulunan ve keçi kılından yapılan ipler

  • FarşSintineler üzerine konulan ensiz tahtalar. Ticaret gemilerinde dabılbatımlar üzerine konulan kalın kalaslara da Farş denir.

  • Farş TahtalarıAğaç bir teknenin sintine üzerindeki aralıklı tahtaları

  • FelekUfak deniz araçları ile filika ve kiklerin sahile çekilmesi için omurgaları altına konulan yuvarlak kütükler.

  • FemTop namlularının ön taraflarındaki ağızları

  • Fem Kapağı (Başlığı)Yağmurlu ve serpintili havalarda namluya su girmemesi ve rutubetten korumak maksadıyla fem üstüne konulan meşinden yapılmış kapak

  • FenerGemiden bir yere verilmiş olan halatların ırgat üzerinden boşunu almak veya fora edilmiş bir halatı gemiye almak için halatın gemide kalan kısmının sarıldığı alt ve üst tarafları şişkince silindir şeklindeki echize

  • FenerHalat çımalarına yapılan cevizler bittikten sonra geriye kalan halat kollarına yapılan düğüm.

  • FersahÜç deniz miline eşit mesafe ölçüsü, 5556 metre.

  • FeyezanSuyun taşması, suyun coşması

  • FırdöndüZincirin gamba almaması için aralara konan bir eksene bağlı olarak bağımsız dönen iki yarım bakladan oluşan kilit

  • Fırdöndü Bastika (Tamburata)Kurtağızlarında bulunan ve bir eksen etrafında dönen silindirik madeni echize

  • FiladorÇarmıhların gerilmesi için kullanılan sistem

  • FilasaLiflerin bir tarafa bükülmesi ile halatı meydana getiren ana eleman.

  • Filender ÇubuğuManyetik pusulaların hatalarını düzeltmekte kullanılan çubuk

  • FilikaGeminin içinde veya yedeğinde birlikte götürdüğü hizmet ve can kurtaran sandalları

  • Filika BosalarıFilikaların mataforada askıda kaldıkları bosalar

  • Filika Matafora VentolarıFilika mataforalarını istenilen vaziyette bulundurmak için matafora cundalarındaki mapalara donatılmış uzun halatlar.

  • Filika MataforasıFilikaların sudan kaldırılarak gemiye alınması için kullanılan matafora.

  • FiloAynı tipteki filotillalardan oluşan deniz birliği.

  • Filo EtmekRüzgarı başa olarak yelkenleri boşaltmak.

  • FilotillaAynı tipteki harp gemilerinin tek bir taktik komuta altında, kullanılması maksadıyla oluşturulan deniz birliği

  • Filotilla KomodoruBir filotillanın sevk ve idaresinden sorumlu taktik komutan.

  • Firar İskelesiBir kaza veya yangın sırasında personelin bir üst güverteye ulaşabilmesini sağlamak maksadıyla güverteler arasına konulan dik iskeleler

  • Firar KaportasıFirar yolunun bir üst güverteye açıldığı kaporta

  • Firar YoluBir tehlike anında makine veya kazan dairelerinde bulunan personelin güverteye çıkmaları için bu daireler ile güverte arasındaki silindir şeklindeki dik yol.

  • FiraşkonÇok ağır malzemeleri kaldırmak için kullanılan üç dilli iki makaradan oluşan palanga.

  • FirengiGüvertedeki suyun denize akıtılabilmesi için yalı kütükleri üzerinden bordaya açılan oluklu delikler

  • Firengi ÇalparasıGemilerin yalpaya düştüklerinde firengi deliklerinden içeriye su girmemesi için firengilerin denize açılan taraflarına konulan bir ucu menteşeli kapaklar.

  • FistanGüverteye dik olarak konulmuş direk, baca gibi aksamın güverteye giren kısımlarından içeriye su girmemesi için güverte ile temas eden yerlerinin etrafına çepeçevre konulmuş ve sızdırmazlığı temin edilmiş ağaç veya demirden yapılmış çerçeve.

  • FitilTel halatların kolları arasına konan kendirden bükülmüş kınnap

  • FlamaGörünür muhaberede kullanılan üçgen şeklindeki sancaklar

  • FlandraFlandralar, Türk bahriyesinde gemilerin komutanı subay olduğu zaman tek direkli gemilerde pruva direğine, çift direkli gemilerde grandi direğine çekilen kırmızı şaliden yapılmış ve uçkurluk tarafında ay yıldız bulunan alamettir.

  • FleyşınGeceleri ışıkla muhabere yapmak için direk şapkalarının veya serenlerin cundalarına konulan fener.

  • FlokBaş tarafa çekilen üç köşe yelken

  • Fora EtmekBir yere volta edilmiş olan halatın çıkartılması

  • ForaveleSarılı bulunan ve yağmurdan ıslanmış bulunan yelkenleri kurutmak maksadıyla açmak için verilen komut

  • ForozAğın bir tek atılışı ile tutulan balık miktarı

  • Foroz KayığıDalyanlarda balık çıkarmakta kullanılan küçük kayık

  • ForsGemide fors sahibi bir makamın bulunduğunu belirten üzerinde yıldız veya şekillerin bulunduğu bayrak şeklindeki alamet. Forslar gemilerde, tek direkli ise pruva, çift direkli ise grandi direğinin şapkasına toka edilir.

  • ForsaEskiden harp gemilerinde bir ayaklarından güverteye bağlı kürek çektirilen harp esirleri

  • ForsalamakDüşmana ait bir deniz geçidini zor kullanarak geçmek.

  • FribordBir ticaret gemisinin su hattı üstünde kalan bölümü

  • FrişkaBütün yelkenleri camadana vurmaksızın kullanılabilecek hızı saniyede 5-12 m olan hafif rüzgar .

  • FundalıkDerin bir yere demirleneceği zaman fundo edilen demirin birdenbire zincir üzerine binerek zinciri kesmemesi için zincirlikten güverteye çıkarılan ve güverte üzerine Fransız rodası şeklinde yerleştirilen zincirler. Buna Salyaforalık zincir de denilir.

  • FundoDemirlemek için verilen komut

  • FutaÇok ince enli, uzun, narin ve hafif filika. İki küreği tek kişi tarafından çekilenlere tek çifte, iki küreği birer kişi tarafından çekilenlere iki tek denir.

  • GabarNehirlerde çalışan ve büyük gemileri yükleyip boşaltmakta kullanılan, hem kürek hem de yelkenle yürütülen tekne

  • GabyaAna direkler üzerinde bulunan direklere ve bu direkler üzerindeki serenlere denir.

  • Gabya Çubuğu / DireğiAna direk üzerine sürülen çubuk. Gabya çubukları üzerinde bulundukları ana direklerin isimleri ile anılırlar.

  • Gabya DestamorasıGabya çubuğu ile babafingo çubuğunu saran destamora.

  • Gabya İskotasıGabya yelkenlerinin alt köşelerine takılan ve yelkeni geren selviçeler

  • Gabya YelkeniGabya serenleri üzerine açılan dört köşe yelken

  • Gabya YelkeniAna yelkenlerin üzerindeki yelkenlerdir. İki gabya serenli olanlardan üsttekine gabya, alttakine abaşo gabya yelkeni denir.

  • GabyarYelken gemilerinde yelken, seren, arma ve bunlara ait her türlü işleri yapan personele verilen yelken devri terimi.

  • GagaDemirin iki ucundaki tırnakların en uç kısmı

  • Gamba AlmakHalatın veya zincirin kendi etrafında dönmesi veya burulması

  • GambalıBir halat veya zincirin dolaşık durumu.

  • Gam/GambaHalat veya zincirlerin hatalı toplanması nedeniyle meydana gelen dolaşıklık ve burulma.

  • GangavaAkdenizde sünger avlayan kayıkların kıç taraflarından dışarı sürülmüş sarkık torbalar.

  • GargabaşoYan yelkenlerinin iskota yakasını kaldıran istinga.

  • GargariYan yelkenleri arya edip toplayan selviçe. İndirip kaldırdığı yelkenin adı ile birlikte söylenir.

  • GemiTahsis edildiği gayeye uygun olarak kullanılan, denizde hareket imkanına sahip bulunan ve pek küçük olmayan her türlü tekne.

  • Gemi AcentasıDeniz nakliyatı içinde acentalık yapan; gemiye yük ve eşya bulan ve bundan gelir sağlayan kimse.

  • Gemi AdamıGeminin kaptanını, zabitlerini, yardımcı zabitlerini, stajerlerini, tayfalarını ve yardımcı hizmet personelini ifade eder.

  • Gemi AdıGemiye verilen isim; sicile kayıtlı bulunan her geminin bir adının bulunması ve bu adın geminin bordalarının her iki yanına ve kıçına silinmez ve okunaklı biçimde yazılması gerekir.

  • Gemi İndirmekKaraya çekilmiş veya inşa edilmiş bir gemiyi suya indirmek.

  • Gemi İzin KağıdıGeminin sefere çıkabilmesi için liman başkanlığı tarafından verilen belge.

  • Gemi JurnaliHer gemide bulunması gereken ve kaptanın/komutanın denetimi altında görev verilecek personel tarafından hava durumu, rota, geminin uğrayacağı kazalar gibi gemi içinde yaşanan her türlü olayı ve gemi mevkilerinin saati saatine ve günü gününe yazıldığı defter.

  • Gemi KütüğüGemi Sicili

  • Gemi LeşiEnkaz halinde olan ve tamir kabul etmez durumda bulunan gemi kalıntısı.

  • Gemi Sağlık CüzdanıTürk limanları arasında çalışan ve kabotaj hakkına sahip 250 tona kadar olan gemilere, o gemiye indirimsiz sağlık resmi tutarı karşılığında verilen yıllık sağlık cüzdanı.

  • Gemi Sağlık ResmiTürk limanları arasında seyreden, yabancı ülke limanlarından Türk limanlarına gelen,Türk limanlarından yabancı ülke limanlarına giden veya boğazlardan transit geçen gemilerden alınan resmi.

  • Gemi SiciliGemi tasdiknamesi

  • Gemi TasdiknamesiBir geminin adı, bağlama limanı, ölçme belgesinde yazılı bilgileri, menşe ayrıntılarını, sahip veya sahiplerinin ad ve sanları ile pay miktarlarını ve bayrak çekme hakkını belirten belge.

  • Gemi TonajıTonilato; bir geminin hacmini ve taşıma gücünü gösteren ve teknik ölçme yöntemlerine göre bulunan rakam; Gayri safi tonaj: geminin brüt olarak tüm hacmi ( buna geminin gros tonajı da denir); safi(net) tonaj: geminin yük ve yolcu alacak kapalı yerlerinin hacmi( buna geminin rüsum tonilatosu da denir); hamule tonajı: geminin yük, yakıt, komanya ve safra olarak taşıyabileceği yükün ağırlığı: taşırma(deplesman) tonajı: geminin ve içindeki herşeyin toplam ağırlığı

  • Gemi VasatıGemi ve deniz araçlarında en geniş kemerinin bulunduğu orta kısımlar ve civarı.

  • Gemi ZabitleriGemide, kaptandan başka ve onun denetim ve gözetimi altında çeşitli işlere kumanda eden kimseler.

  • GemiciGemi işleten veya gemilerde çalışan kimse

  • GemicilikGemi kullanma veya gemi işletme işi

  • Geminin Rotasını KesmekBaşka bir geminin pruvasından geçen rotada seyir etmek

  • Genovaİstralyaya çekilen, istralya cundasına kadar çıkan, güverte üstünde çarmıklara kadar uzanan flok.

  • GerdelGemi ve teknelerde kullanılan tahta kova

  • Gerdel CeviziGerdel sapanlarının geçirildikleri deliklerden sıyrılıp çıkmamaları maksadıyla başlarına ve bazı yerlerde kullanılan halat çımalarına yapılan piyanların sıyrılmaması için piyan üstlerine yapılan ceviz

  • GezdirmekBir geminin istenilen rota üzerinde gitmeyerek rotadan devamlı olarak sancak veya iskelesine çıkmasıdır. Böyle hallerde vardiya subayı serdümeni ikaz için "Gezdirme gemiyi" diye ikaz eder.

  • GındazoGabya ve babafingo çubuklarını yerlerine sürmek veya bunları aşağıya indirmek için donatılan selviçeler.

  • Gındazo BastikasıÇubukların topuk tarafında, biri kaşkaval deliği üzerinde diğeri altında bulunan ve gındazolarla donatılan iki bastikadır. Bunlardan üsttekine gındazo dili, alttakine patakülye dili denir.

  • GırandiGemilerin baştan ikinci direği

  • Gırcalaİki veya dört kollu olarak iyi cins katranla kendirden bükülmüş sicim

  • GırgırAçık denizde iki tekneden çevirme suretiyle atılıp çekilen büyük balık ağı.

  • GidonUçkurluk kenarının karşısına gelen kenarı üçgen şeklinde oyulmuş küçük sancak.

  • GirdapTers iki akıntının çarpışması sonucunda oluşan su kütlesi

  • GizKıç direkteki kısa seren. Harp gemilerinde seyirde sancakların kıç direklerine basıldıkları yarım serenler

  • GominaMil uzunluğunun 1/10 = 185 metre.200 yarda. Demir yerine inişte kullanılır.

  • Gondolİtalya'da kullanılan bir çeşit gezi kayığı.

  • GönderGüverteye dik olarak tespit edilen ve şapkasına milli sancak çekilen yuvarlak çubuk. Baş tarafta bulunan göndere cıvadra gönderi denilir ve üzerine demir sancağı çekilir. Kıç tarafta olanına kıç gönder denir ve üzerine büyük milli sancak çekilir.Genellikle ufak deniz araçlarında ve gemiden suya düşen cisimleri tutmakta kullanılan ağaç çubuk.

  • GörüşUfkun, aydınlık ve görülebilir nitelikte olması

  • Göz DemiriBir tarafında iki demir bulunan demirlerden pruvaya yakın olan ve ocaklık demirinin ilerisinde bulunan ve ocaklık demiri ile aynı evsafta olan demir. Gemiler demirlerken daima göz demirlerini kullanırlar.

  • Göz LoçasıGöz demirinin yerine oturduğu loça.

  • GözcüHarp gemilerinde herhangi bir şeyi zamanında görüp haber vermek üzere gemilerin yüksek yerlerinde görev yapan erat.

  • GradinYelkenleri yırtılmaktan korumak için kenarlarına çepeçevre çekilen halat.

  • Gradin YakasıBir yelkenin yan kenarları .

  • Grandi DireğiÜzerinde ana direk, gabya ve babafingo çubukları olan ve pruvadan itibaren ikinci durumda bulunan direk.

  • Grandi DireğiPruva ana direğinden sonra gelen ikinci direk.

  • Gros Tonilato2,83 m3 büyüklüğünde hacim birimidir. Bir teknenin tüm kapalı yerlerinin kadem küp olarak hacminin yüze bölümüdür.

  • GuletBrig'ten küçük, iki direkli, hafif armalı, pruvası kabasorta armalı, praçılaya benzer Anadolu/Akdeniz teknesi

  • GurcataBir direk üzerinde çanaklık kurmak için mauna kolları üzerine omurgaya aykırı olarak yerleştirilen kollar. Yelken teknelerinde direkten inen çarmıkları açmak için kullanılan kollar.

  • GünbatısıBatıdan esen rüzgar

  • GündoğusuDoğudan esen rüzgar

  • GüngörmezYelkenlerde rüzgarın çıktığı arka yaka (Direk yakası, Bumba yakası, Güngörmez yakası)

  • Günlük HataKronometrelerin 24 saat içerisinde ileri veya geri kalış miktarıdır. Günlük hatalar, hergün bir yere kaydedilir ve daha sonra toplanarak gün adedine bölünerek bulunur.

  • GüverteGemilerde ve teknelerde baştan kıça kadar döşenmiş tahta veya madeni platform döşeme.

  • Güverte BoyasıGüverte saçları ile ağaç kaplamalarını su ve havanın tesirinden korumak için kullanılan ve çabuk kuruyan özel surette yapılmış boya

  • Güverte HattıGüvertenin bordadaki izdüşümü

  • Güverte KaplamasıGüvertenin kaplanması için kullanılan malzeme

  • Güverte LostromosuTicaret gemilerinde güverte personelinin başındaki usta gemici

  • Hakiki MevkiBir geminin, dünya üzerinde enlem, boylam olarak mevkileri belli maddelerden alınan kerterizlerle tespit etmiş olduğu mevkidir.

  • HalaskarKurtarıcı

  • HalatBitkisel, sentetik veya çelikten yapılmış ve kolların bükümünün aksine kolların bükülmesiyle meydana gelen, bükülmeye ve çekmeye uygun çevresi 2.54 cm ‘den( 1 burgata) büyük olan urgan

  • Halat BosaDemir atıldıktan sonra demirin ağırlığını ırgat üzerinden almak için çımaları güvertedeki mapalara bağlı diğer uçlarında ceviz bulunan kısa halatlar.

  • Halat DolabıKullanıldığı zamanlarda halatların üzerine sarıldığı silindir şeklindeki makaralar.

  • Halat MatafyonMorize ve Borina patalarının geçmesi ve torsolom palangalarının bağlanması için yelkenlerin yakalarına yapılmış olan halat halka.

  • Halat Üzerinde Yük BulunmasıGergin veya yük kaldıran bir halatın üzerindeki baskı

  • Halat VermekYanaşmakta olan tekneden kıyıya halat uzatmak

  • Halatı Neta TutmakHalatları roda ederek tekrar kullanmaya hazır bulundurmak

  • HaleAyın etrafında görülen daire şeklindeki yaygın ışık. Ay etrafında hale görülmesi yakın bir zamanda fırtına çıkacağına işarettir.

  • HaliçUzunluğu genişliğine nazaran fazla olan ve karaların içine doğru uzayan deniz kısmı. Haliçlerde sular durgun olduğundan gemiler için iyi bir liman sayılır.

  • HamakGemilerde personelin yatması için kullanılan asma yatak.

  • HamaylıSerenlerin ve serenlere bağlı yelkenlerin miyama yakalarının tam ortası. Yelken sarıldığı zaman torbalanan orta kısmını kaldıran selviçe.

  • Hamaylı AstarıYelkenin hamaylı selviçesinin bağlandığı kısmı kuvvetlendirmek için dikilen üç köşe bez

  • Hamaylı YaprağıSeren yelkenlerinin tam ortasındaki yelken bezi

  • HamlaKürek çekilirken küreğin bir periyot içindeki mesafesi

  • Hamla OturağıHamlacıların oturduğu oturak

  • Hamla SıvıryacıSıvırya küreğini çeken ve hamlacının arkasında oturan kürekçi.

  • Hamla SıvıryasıKıçtan ikinci oturakta kürek çeken.

  • HamlacıKürekli teknelerde serdümene en yakın kürekçi .

  • HamuleBir gemiye yüklenen her türlü eşya, yük.

  • Hap/Hap EtmekDökme yükün iyi istif edilmesi ve dökülen yerde boşluk bırakılmaması.

  • HarbiKilitlerin açık bulunan taraflarındaki uçlarda bulunan yuvalardan geçirilen demir çubuklar

  • HarekatAskeri bir amaçla yapılan eylem

  • Harekat AlanıBir komutan emrindeki savaş gemilerinin harekat yaptıkları deniz sahası.

  • Harita FolyosuBelirli bir bölgeye ait haritaların numara sırasına göre yerleştirilmesi.

  • Harita KamarasıSeyir haritaları ile aletlerin bulunduğu dümen evine yakın mahal.

  • Harita NumarasıHaritaların tanınması için sağ alt ve sol üst köşelerine yazılan üç veya dört rakamlı numaralar. İlk iki rakam haritanın ait olduğu folyoyu, sonra gelen rakamlar haritanın folyo içindeki sırasını gösterir.

  • HarmanlamakBir gemi ve deniz aracının küçük bir dümen açısı kullanarak büyük bir devir dairesi çizmesi suretiyle seyretmesi.

  • Harp CeridesiOlayları günü gününe ve saati saatine yazmak için tutulan basılı evrak.

  • Harp HastanesiSavaşta yaralanan personelin tedavilerinin yapılması için gemi içinde hazırlanan uygun yer.

  • Harp İskelesiGeminin esas iskeleleri indirilmeden gemiye girip-çıkmayı sağlayan ve bordadan sarkıtılan halattan veya metalden yapılmış basamaklı iskeleler.

  • Hasar RaporuÇatma, oturma, denize yük atma, yangın ve diğer benzeri sebeplerle tekne ve yükte meydana gelen hasar ve ziyanın sebep ve sonuçları ile ilgili olarak gemi personeli ve diğer ilgililerce hazırlanan rapor.

  • Hava Yemek/Deniz YemekDenizde şiddetli fırtınaya tutulmak

  • HavuzGemilerin karinalarının temizlenmesi, boyanması ve onarılmasına ihtiyaç duyulduğunda içerilerine istenildiği zaman su alınan veya içerilerindeki suyu boşaltabilen etrafı duvarlı çekek yerleri; Gemilerin baş kasarası ile köprüüstü, köprüüstü ile kıç kasarası arasında kalan boşluk.

  • HavuzlukYelkenli veya kürekli bir teknede kıç tarafta topluca oturulacak yer.

  • HaybociAyboci.

  • HedefEğitim ve atışlarda kullanılan nişan noktası.

  • Hedef ÇekmekBir hedefi yedeğe alarak istenilen yönde ilerlemek.

  • Hedef GemisiHedef yerine kullanılan gemi.

  • Heya MolaDenizcilerin ve balıkçıların yelken açarken veya kürek çekerken gayrete gelmek için söyledikleri söz.

  • Hırça MapasıZincirin zincirlikteki çımasının omurgaya bağlandığı kilit.

  • HidrografiKıyıların biçimini, denizlerin derinliğini, met ve cezir yüksekliğini, deniz akıntıları gibi denizlerle ilgili hususları inceleyen bilim dalı.

  • HidrometreMet cezir olayının yönünü ve yüksekliğini ölçmekte kullanılan alet.

  • HigrometreHavada, atmosferde bulunan nem miktarını ölçen cihaz.

  • HisaHerhangi birşeyi yukarıya kaldırmak, çekmek.

  • Hisa EtmekBir şeyi yukarı kaldırmak. [Hisa sancak, hisa kürek]

  • Hisa KürekFilika küreklerinin topaçlarından aşağı basılarak yukarı kaldırılmaları ve dikine tutulmaları için verilen komut;Kürekle selamlama.

  • Hisa Sancak/Toka SancakHarp gemilerinde sabahları saat 08:00'da sancağın kıç göndere veya gize merasim töreni ile çekilmesi.

  • Hizmet GemisiBilim, sondaj, fabrika, kurtarma, yangın söndürme, kablo döşeme, tarak, maçuna, klepe, römorkör, algarna, kontrol motoru, dalgıç aracı, personel taşıma vb. özel hizmetlerde kullanılan gemiler.

  • HuriTek parça kütüğün oyulması suretiyle yapılan ince yapılı kürek veya yelkenle hareket eden tekne.

  • Hünkar KayığıPadişahların gezme ve ziyaretlerde kullandıkları kayık.

  • IğrıpDeniz veya göl dibinden biraz yukarıdaki balıkları avlamak için kenarlarına ağırlık bağlanarak atılan torbalı büyük ağ. İki tekne tarafından çekilir.

  • Iğrıp DemiriFilikalarda kullanılan dört veya beş kollu demir.

  • IrgatDemirli gemilerin zincirini almada, sahile verilen halatların boşunu almada kullanılan stim, motor, elektrik veya elle çalışan güverte makinesi.

  • Irgat ManivelasıIrgat makinelerinin arıza yapması sonucunda zinciri gemiye almak ve ırgatın insan gücü ile çalıştırılması için ırgat manivela yuvalarına sokulan demir veya ağaçtan yapılmış kollar.

  • Irgat Palamar BabasıSahile verilmiş halatların boşunu alarak halatı germek için halatın gemide kalan kısmının sarıldığı ırgat üzerindeki yanları çıkıntılı yatay veya dikey vaziyetteki silindir.

  • Irgata AlmakGüverte üzerine volta edilmiş halatı babadan fora ederek ırgat fenerine vurmak.

  • Irmık HalatıRüzgar kaldığı zamanlarda yelken gemilerinin kendilerini çektirmek için çekici filikaya verdikleri halat.

  • IskalaryaYelkenli gemilerde direklere çıkmak için çarmıkların aralarına yatay olarak bağlanmış ince halat veya demir çubuklar.

  • Iskalarya BağıIskalaryaları çarmıklara bağlamak için yapılan bağ. Kazıkbağı.

  • IskancaNöbet, vardiya veya küreği değiştirmek.

  • IskarçaBir liman veya koy içindeki kalabalık tekne gurubu, karışık olarak demirlemiş olan tekneler topluluğu veya liman içi derinliğinin taditlemesi nedeniyle manevra sahasının çok dar olduğu durum.

  • IskarmozKürekli teknelerde küreğin bağlanması veya oturması için ay veya çubuk şeklindeki metal veya ahşap malzeme.

  • Iskarmoz BoğazıYarımay ıskarmozlarda, küreğin kayıp çıkmaması için yarımayın daralan üst kısmı.

  • Iskopomar MataforasıIskopomar yelkeninin altabaşo yakasını geren bumba.

  • IskotaYelkenleri rüzgar ile doldurmak ve/veya yön değiştirmek açı vermek için kullanılan halat palanga donanımı.

  • Iskota Yakası (Köşesi)Kabasorta yelkenlerde altyakalar; randa, pik veya floklarda alt geri köşe.

  • IstralyaDirek ve çubukların cundalarında baş ve kıça doğru inen sabit arma, veya teknelerin postalarını baştan kıça kadar birbirlerine bağlayan kuşak.

  • IşıldakGörünür muhaberede kullanılan projektör.

  • İç Büyük Flokİç büyük flok larmosu üzerine açılan üç köşe yelken.

  • İç KuşağıOturak tahtası başlarının üzerine oturmaları için filika ve botların alabandalarına bağlanmış olan ve baştan kıça kadar uzanan ensiz tahtalar.

  • İç LimanHer türlü liman kolaylıklarının bulunduğu, hava tesirlerine karşı korunmalı denizden uzak liman.

  • İç OmurgaBir ahşap teknede postaları omurgaya daha sıkı bağlamak için baştan kıça kadar uzanan ikinci bir omurga

  • İç SularGöller, suni göller, lagünler, baraj gölleri, bentler, legülatörler, kanallar, arklar, akarsular, mansaplar üretme ve yetiştirme yerleri.

  • İğneDireklerin kıç tarafa bakan kısımları ile yarım serenlerin çatallarının üzerinde hareket ettiği ağaç çubuk.

  • İğnecikDümenin kıç bodoslamaya bağlanabilmesi için erkekli ve dişili çift menteşe.

  • İhtiyat DemirGöz demirleri vasfında olan ve gemilerde gerektiğinde kullanılmak üzere bulunan yedek demir.

  • İktisadi SüratArmatörler için, bir ton yükün en ucuz taşınmasını sağlayacak olan sürat.

  • İlmekBir halatın çıması ile kendi bedeni üzerine kroz yaptıktan sonra bedenin doblin olarak bu krozun içerisinden geçirilmesi sonucu yapılan bağ.

  • İmbatYaz aylarında denizlerden karalara doğru esen mevsim rüzgarı.

  • İmdat İşaretiTehlike anında gemi telsizleri ile verilen S.O.S., telsiz telefon ile verilen MAY-DAY işaretleri.

  • İmtiyazlı ParaketeGemilerin süratini ölçmek için kıç taraflarından denize bırakılan parakete saati, parakete savlosu ve pervaneden ibaret olan alet.

  • İskaça/IskaçaDirek ve cıvadraların alt başlarındaki topukların yerine oturması için açılmış olan yuva.

  • İskancaDeğiştirmek [nöbet, vardiya, kürek]

  • İskandilDenizin derinliğini ölçmeye yarayan cihaz.

  • İskandil Kurşunuİskandil savlolarının bağlandığı ağırlık.

  • İskandil Savlosuİskandil kurşunlarının bağlandığı işaretli halat.

  • İskeleTeknenin pruva-pupa hattına göre sol yarısı veya gemiye girip çıkmak için kullanılan sürme veya inip kalkan merdiven.

  • İskele AlabandaDümeni basılabildiği kadar iskeleye basmak için verilen komut.

  • İskele Tavasıİskelelerin alt ve üstünde girip çıkmada ilk basılan platform.

  • İsparmaçaDeniz içindeki iki veya diğer gemilere ait zincirlerin birbirine dolaşması.

  • İspasaBir palanganın eskimiş olan rigavosunu çözerek, donanım üzerinden alıp çıkarmak ve tirentisini rigavo, rigavosunu tirenti yapmak.

  • İspavloKatransız kendirden yapılmış iki kollu sicim. En ince halat, piyan işlerinde kullanılır.

  • İspiralyaBordaya açılan lumbuzları olmayan gemi iç kısımlarını aydınlatmak üzere güverte üzerine açılmış yuvarlak ve sabit camlı lumbuz.

  • İstingaYelkenleri toplamak için kullanılan selviçe [Hareketli donanım]

  • İstinga EtmekYelkenleri toplamak

  • İstiralya Boğatalarıİstiralyaları istenilen gerginlikte tutmak için kullanılan boğatalar.

  • İstiralyataBabafingo çubuğu üzerindeki kuntra payından alınan istiralya.

  • İşaretGörerek veya işiterek haberleşmeyi sağlayan sancak, simafor, ışıldak, düdük gibi vasıtalar.

  • İşaret SancaklarıGörünür muhaberede kullanılan sancaklar.

  • İşaret SavlosuSancak savlosu.

  • İşaret Sereniİşaret sancaklarının çekilmesi için pruva direkleri üzerine yatay vaziyette konulan ve üzerinde yeteri kadar sancak savlosu donatılmış makaraları bulunan seren.

  • İşaretçiVardabandra görevi yapan erat.

  • İşkampavyaPersonel taşımakta kullanılan motorlu büyük filika.

  • İzbarçina bükümlüSağa bükülmüş üç adet yoma bükümlü halatın hep birden sola bükülmesi ile yapılan dokuz kollu halat.

  • İzbarço BağıDirek ve armalar üzerinde çalışacak personeli oturtarak yukarı çekmek için yapılan bağ.

  • İzbiroÇeşitli cisimleri çekmek ve kaldırmak için halattan yapılan sapanlar

  • KabadalgaDalga yüksekliği 5-9, dalga boyu 7-14 fit olan ve gemiyi rahatsız eden dalga.

  • KabasortaBiri sabit, diğeri hareketli iki adet tornodan ibaret palanga.

  • Kabasorta ArmaSerenleri direklere dik ve kemere istikametinde olan dört köşe yelkenli arma.

  • Kablo GemisiDenize kablo döşeme işini yapan gemi.

  • KabotajBir devletin, deniz ve hava yolu ticareti bakımından kendi vatandaşlarına, özellikle kendi bayrağını taşıyan gemilere tanıdığı ayrıcalık; bir ülkenin limanları arasında gemi işletme hakkı.

  • KaburgaBir geminin gövdesini meydana getiren postaların (Iskarmozların) tümü.

  • KaçınmaKarşılaşılan tehlikeli bir durumdan kurtulmak için lüzum görülen manevraların yapılması.

  • KaçırManevra veya herhangi bir işi yapmak için verilmiş olan halatı veya donatılmış olan palanganın üzerine binen yükü azaltmak için halatın yavaş yavaş, üzerine yük bindikçe bırakılması için verilen komut.

  • KaçmaSerdümenlere dikkatli olmaları, rotadan çıkmamaları veya çıkıldı ise rotaya girmeleri için vardiya subayları tarafından verilen ikaz komutu. Kaçma Sancağa /İskeleye gibi.

  • Kadem (Ayak)Uzunluk ölçüsü 30,48 cm .

  • KakıçTutulan balığı sudan karaya veya sandala almakta kullanılan ucu kancalı gereç.

  • KalafatKaplama ve güverte döşeme tahtalarının armozlarına üstübü sıkıştırdıktan sonra üzerlerine zift ile doldurma işlemi.

  • Kalafat TokmağıKalafatçıların üstübü sıkıştırmakta kullandıkları ağaç tokmaklar.

  • KalastraFilikaların oturtuldukları ağaç veya metal kürsü.

  • KalçeteEski halat liflerinden yapılan mürnellerin saç örgüsü şeklinde örülmesiyle paspas olarak kullanılmak üzere yapılan yassı palet.

  • KalkanBaşüstünde denizden gelen suların ırgatı etkilemesini önlemek maksadıyla ırgat önüne konulmuş V şeklindeki sac levha

  • KalomaDemirli bir geminin denizde bulunan zincirinin uzunluğu. Kaloma miktarı denizin derinliğine göre hesap edilir. Genel olarak derin yerlerde derinliğin beş misli, derin olmayan yerlerde derinliğin üç misli kaloma verilir.

  • Kaloma VermekZincire gerektiğinden daha fazla boş vermek ; Boşluk ve rahatlık, tolerans

  • KamaraHarp gemilerinde subayların ve kıdemli astsubayların ticaret gemilerinde gemi kaptan ve baş çarkçıları ile yolcuların çalışma ve yatmaları için ayrılmış odalar

  • KamaracıHarp gemilerinde eratın yemek takımlarının muhafazası ve temizliği ile görevlendirilmiş erat.

  • KamçıBir çıması bir yere bağlanmış, diğer çıması herhangi bir maksat için kullanılmak üzere serbest olan halat.

  • Kana RakamlarıGemilerin çektikleri su derinliğini göstermek için baş ve kıç bodoslamaları üzerine konmuş rakamlar.

  • KancaHerhangi bir şeyi kaldırmak veya tutmak için bir tarafı aneleli, diğer tarafı daire şekilde ve uç tarafı açık demir veya pirinçten yapılmış araç.

  • Kanca GönderiBir ucunda madenden yapılmış kancası bulunan yuvarlak ve yeterli uzunluktaki ağaç.

  • KancacıDeniz vasıtaları ile bir yere aborda olurken başı çekmek avara ederken başı açmak için vasıtaların baş tarafında bulunan ve kancayı kullanan personel.

  • KandilisaYelkenleri yukarı kaldırmak için kullanılan halat.Bu halatlarla direğe adam çekilebildiği için, bu amaçla kullanılan oturaklara da kandilisa denilmektedir.

  • Kapalı KurtağzıÜst kısımlarında halatın herhangi bir sebeple çıkmaması için açık olan kısmı kapatacak şekilde menteşeli bir kapağı olan kurtağzı

  • Kapalı LimanGeçici bir süre için deniz ulaşımına kapalı bulundurulan liman.

  • Kapela MuşambaPusula, dümen dolabı, kaporta, vinç, top gibi kısımların yağmur ve güneşten korunması için yelken brandasından yapılmış kılıfların geçirilmesi için verilen emir.

  • KapeleSabit arma kasalarının direk ve çubuklardan geçtiği, çubukların üst kısımları, tepeleri.

  • KaplamaPostaların üzerine boyuna kaplanan saç veya tahtalar.

  • KaportaGemi veya tekne içindeki kapılara ve güverteden aşağı iniş ve çıkış merdivenlerinin üzerindeki kapaklar.

  • Kaporta İskelesiİç kısımlara inmek için kaporta önünde bulunan demir merdiven.

  • Kaptan500-3000 GT arasındaki gemileri sevk ve idaresinde bulunduran, yasal olarak sorumlu olan gemi adamı.

  • Kaptan-ı DeryaOsmanlı donanmasının en yüksek rütbeli komutanı.

  • KaptırmakSeyir halindeki bir geminin başının, rüzgar veya denizler sebebiyle istenilen rotadan sapıp bir tarafa doğru dönmesi.

  • KaraleAğır malzemeleri kaldırmakta kullanılan dörder dilli makaradan oluşan palanga

  • Karamanlamak (Karaman vurmak)Karaya oturmuş bir gemiyi çekip yüzdürmek üzere bağlayan bir geminin yedek halatı doplin vaziyette iken makinelerin tam yol ileri çalıştırılıp oturmuş gemiyi birden bire silkeleyerek çekmesi; Demirli iken demir zincirinin rüzgarlı havalarda gerilip tekrar boşalması.

  • KaramusalÇifti demirde yatan gemilerin muhtelif yönlere saldıkları durumda zincirlerinin karışmaması için kullandıkları bir fırdöndüye bağlı dört parça zincirden ibaret bir donanım.

  • Karamusala VurmakÇifti demirde yatan gemilerin her iki zincir gominalarının bir loçadan içeri alınıp karamusala bağlandıktan sonra aynı loçadan dışarı akıtılması işlemi.

  • Karantina SancağıSağlık kontrolü yapılmamış olan gemilerin sağlık kontrollerinin yapılması için çektikleri sarı renkli sancak. Bu sancak tokada olduğu sürece gemi, sahil ile temas kuramaz.

  • KarasuyuBir devletin, kıyılarından itibaren hakimiyeti altında bulunan ve uzunluğu bir kanunla tespit edilmiş olan ve kıyıları boyunca uzayan su şeridi.

  • KaraveleHerhangi bir şeyin veya durumun içinden çıkılamaz bir hal almasını belirten terim;Karışıklık;Kimin ne yaptığı belirsiz ortam.

  • Karavele Kaplamaİçi kutrani dışı armuz kaplama olan bir kaplama şekli.

  • Karaya BindirmekDerin suda bulunan bir teknenin batmasını önlemek maksadıyla sahile doğru seyrederek baş tarafından omurgasının deniz dibine oturması.

  • KarayelKuzey-batıdan esen rüzgar.

  • KarinaBir teknenin su altında kalan ıslak dış kısmı.

  • Karina EtmekGemi veya ufak teknelerin karinalarını temizlemek için gemi içindeki ağırlıkların bir tarafa alınarak karinanın su üstüne çıkarılması.

  • KarşılaSeyir halinde belirli bir rotaya dönülmekte iken istenilen açıdan fazla dönülmesini önlemek maksadıyla dümenin aksi istikamete basılarak dönüşün durdurulması için serdümene verilen komut.

  • KarulaKarula yakasını direğe veya direğe yakın uygun bir yere bağlamak üzere hazırlanmış kamçılar.

  • Karula YakasıBir yan yelkenin direğe yakın alt köşesi.

  • KasaHalatların çımalarını kendi bedenlerine örerek, açılmayacak şekilde dikişle emniyete alınan halka biçimi.

  • KasaraGemilerin baş ve kıç taraflarında üst güverteden yukarı kalan yarım güverteler.

  • KasaveleGemi yelken ve tenteleri ile personele ait çamaşırların kurutulması için pruva gönderi ile geri tarafındaki bir yere gerilen halat.

  • Kasavele PalangasıGabya ve kontra serenlerini indirip kaldırmak için kullanılan palanga. Kasavelelerin gerilmesi için de kullanılan palangaya denir.

  • KastanyolaDemir zinciri akarken, suga ederek durdurabilmek için ırgat etrafına konan demir veya çelik şerit çember (bir çeşit fren balatası).

  • KaşYağmurlu havalarda bordadan akan suların lumbuzlardan içeri girmemesi için lumbuzların üst taraflarına konulan yarımay şeklindeki oluklar.

  • KaşkavalAna direkler üzerine sürülen gabya ve babafingo çubuklarının topuklarını sabit tutmak ve yerinden oynamalarını önlemek için, bu çubukların topuk taraflarına açılan delikten geçirilen ve maunalar üzerine oturacak uzunlukta olan demir veya ağaç siğiller. Halat kasalarını anelelere volta etmek için halat kasası arasına konulan demir veya ağaçtan yapılmış kısa çubuklar.

  • KatırÇekici/itici vasıta.

  • KavalyeKasa ve halat dikişlerinde kollar arasına açmakta kullanılan uçları sivri ağaç ve demirden yapılmış çubuk

  • KavancaHerhangi bir şeyi bir taraftan diğer tarafa geçirmek veya aşırmak veya bir yerden diğer bir yere aktarmak.

  • KayıkhaneKayıkların bulunduğu, çekildiği genellikle üstü kapalı yer

  • KazayağıUfak deniz araçlarını dikme veya tek matafora ile gemiye alma veya indirmek için bir anele üzerine takılmış dört trakadan ibaret sistem. Trakalardan biri aracın pruvasına, biri kıç tarafına diğer ikisi alabandalardaki yerlerine kilitle bağlanır.

  • Kazık BağıTers olarak yapılmış iki mezevoltanın yan yana getirilmesiyle yapılan bağ.

  • KemaneGemilerin pruva taraflarındaki suya yakın olan kısmı ile uç kısmı arasındaki iç bükeylik. Baş tarafları bu şekilde yapılmış olan teknelere kemane başlı tekneler denir. Genellikle yatlarda cıvadra kemanenin üzerine oturtulur.

  • KemereGüvertenin döşenebilmesi için posta uçlarını birleştiren enine (omurgaya dik) konan kısımlar.

  • Kenar (Bkz. Yaka)Yelkenlerin kenar ve (köşelerine) denir. Köşeler:Çördek köşesi: Üçgen (Markoni) yelkenlerde yelkenlerin basıldığı (hisa edildiği) mandarın bağlı olduğu üst köşe.Karula köşesi: Ana yelkende direk veya ıstralya dibindeki köşe.Iskota köşesi: Iskotanın bağlandığı (flok, cenova) veya yakın olduğu köşe.Yakalar:Orsa yakası: Rüzgarın girdiği (direk veya ıstralya) kenarı.Altabaşo yakası: Alt yaka, bumba veya güverteye yakın olan kenar.Güngörmez yakası: Rüzgarın çıktığı kenar.

  • KerteBir dairenin 32'de biridir. (11,25 derece)

  • KerterizHerhangi bir maddenin veya bir başka geminin bir gemiden olan yönünü mıknatısı veya cayro pusula ile tayin etmek veya ölçmek.

  • Kerteriz AlmakHerhangi bir maddenin gemi pruvasına göre açısını ölçmek.

  • Keryeİki tel halatı birleştirmek için veya halatın çımasına geçici kasa yapmak için kullanılan civatalı mengene

  • KesildiHalat veya zincirin kopması.

  • KeşişlemeGüney-doğu dan esen rüzgar.

  • KıbleGüney; Güneyden esen rüzgar.

  • KıçTeknenin geri tarafı.

  • Kıç BodoslamaOmurgadan kıç tarafa kaldırılan dik kısım.

  • Kıç GönderKıç tarafta sancak çekilmesi için dikilmiş olan gönder.

  • Kıç HavuzGeminin vasat kasarası ile kıç kasarası arasında kalan boşluk.

  • KıçaltıKıç taraftaki ana güvertenin altına gelen kısım.

  • KıçhalatlarGeminin kıç tarafı ile kıça yakın kısımlarından kullanılan halatlar.

  • KıçkasaraGemilerin kıç taraflarında ve ana güverte üstündeki bölüm.

  • KıçtankaraGemilerin baştan demirleyip veya şamandıraya bağlayıp kıçtan sahile halat vererek yanaşmalarıdır.

  • Kıçtankara İskelesiKıçtankara olmuş bulunan gemilere girip çıkmak için gemilerin kıç taraflarından sahile verilen ve yanları korkuluk puntelleri ile kapatılmış ağaç veya hafif madenden yapılmış iskele.

  • KıçüstüKıç tarafta kalan ana güverte kısmı.

  • Kıçüstü / altıTeknenin kıç tarafında güverte üstü / altı.

  • KılavuzBölgesel tehlikelerden, seyir yolları ve geçitleri hakkında geniş bilgisi olan ve gemileri böyle yerlerde sevk ve idare eden ehliyetli şahıs.

  • Kılavuz HalatıDalgıç ve balıkadamların gemi ile haberleşmelerini sağlamak üzere bir çıması bellerine bağlı diğer çıması gemide olan halat. Verilecek ana halattan önce verilen daha ince olan halat.

  • Kılavuz İskelesiKılavuzun, kılavuz alacak gemiye çıkması için bordadan sarkıtılan halattan yapılmış merdiven. Şeytan Çarmığı da denilir.

  • Kılavuz SeyriSahil maddeleri ve seyir yardımcıları vasıtasıyla sahillere yakın olarak yapılan seyirlere denir.

  • Kınnapİspavlo

  • KıyıKıyı çizgisi ile kıyı kenar çizgisi arasındaki alan.

  • Kıyı ÇizgisiDeniz, tabii ve suni göl ve akarsularda taşkın durumları dışında suyun karaya değdiği noktaların birleşmesinden oluşan çizgi.

  • Kıyı Kenar ÇizgisiDeniz, tabii ve suni göl ve akarsularda kıyı çizgisinden sonraki kara yönünde su hareketlerinin oluşturduğu kumluk,çakıllık, kayalık, taşlık, sazlık, bataklık vb. alanların doğal sınırı.

  • KikBaşı ve kıçı aynı olan ve kürek veya yelkenle hareket eden ince yapılı ağaç tekne.

  • Kilit12,5 veya 15 kulaç uzunluğundaki zincir uzunluğu.

  • KilitBir tarafı yuvarlak, diğer tarafı açık demir veya çelikten yapılmış U şeklinde ve açık olan tarafındaki deliklerden geçirilen vidalı bir harbi ile kapatılan, gemicilikte çok kullanılan bağlaç.

  • Kilit İşaretleriGemi demirlerken denize akan zincirin ne kadarının aktığını anlamak için zincirlerin kilitlerinin üzerine yapılan tel ve boya işaretleri.

  • Kinistin ValfıGerektiğinde bir tekneye denizden su almak için su kesiminden aşağıya konmuş ve gerektiğinde uzaktan açılıp kapatılabilecek valf.

  • Koç BoynuzuBaş ve kıç omuzluklar ile mataforaların üzerinde bulunan ve halat volta etmek için kullanılan boynuz şeklinde iki kulaklı madeni eçhize.

  • KolFlasaların bir tarafa bükülmesi sonucu halatta elde edilen ikinci halat elemanları.

  • KolonaAğırlık kaldırmak veya çarmıkları doldurmak için ana direk veya gabya çubuğuna geçirilen ve bir çıması radansalı kamçı.

  • KolonaGemilerin sahile verdikleri palamarları bağlamak veya kasalarını geçirmek için sahil ve rıhtımlara konulan ağaç, demir veya taştan yapılmış babalar.

  • Kolona HalindeYelken gemilerinde seren ve yelkenlerin indirilmesi suretiyle teknenin yalnız direkleri ile bırakılmış hali.

  • KoltukBir teknenin aborda olduğu yere sıkılması için baş ve kıç omuzluklardan verdiği halat.

  • Koltuk HalatıGemilerin baş ve kıç taraflarından sahile verdikleri halatlar. Kısa olarak koltuk denilir.

  • KomodorBir filotillayı sevk ve idare eden.

  • KomutaEmri altında bulunan birlikleri yönetme yetkisi

  • Konşimento (Konişmento)Donatan namına kaptan veya donatanın diğer temsilcileri tarafından yükletene verilen ve malın teslim alındığını (yüklendiğini) ve varma limanında teslim edileceğini gösteren,kıymetli evrak niteliğinde, tek taraflı bir senet.

  • Kontra Mizana DireğiMizana direğinin gerisindeki direk.

  • Kontra OmurgaAna omurganın aşınmaması için altına konan şerit halindeki parça.

  • Kontrata Grandi DireğiAltı direkli yelken gemilerinde pruvadan itibaren üçüncü, yedi direkli yelken gemilerinde dördüncü direk.

  • Kontrata GüverteVasattaki kasaraların üstünde veya aynı seviyede demir kemerelerden oluşan ve üzerlerine can kurtaran filikaları veya motorları konulan döşemesiz yerler. Ariyet, Rüşvet Güverte de denir.

  • KonvoyHarp zamanında düşmanın, suüstü, denizaltı ve hava hücumlarına karşı harp gemileri tarafından korunan gemiler topluluğu.

  • KorozyonGemi üzerinde bulunan demir ve çelik aksamın, oksijen ve havadaki nem nedeniyle paslanması

  • KorsanVurgun amacıyla gemilere saldıran haydut

  • KorsanlıkDeniz haydutluğu

  • KoyUfak teknelerin demirleyerek barınabilmelerine yarayan, rüzgar ve denizlere karşı muhafazalı, karaların içine doğru girmiş olan küçük, tabii liman.

  • KöprüüstüGemilerin seyir ve manevralarını idare etmek üzere en üst güvertelerden yukarıda etrafı iyice görebilecek yükseklikte yapılmış ve genellikle sancaktan iskeleye kadar uzatılmış bölüm.

  • Kör TramolaYelkenle yapılan seyirlerde orsadan dönüş yapmak istenirken herhangi bir sebeple teknenin orsaya gelmeyip aksi yöne gitmesi ve dolayısıyla tramolanın yapılamaması haline denir.

  • KörfezKaranın içine sokulmuş büyük deniz kısmı.

  • KörkapakLumbuzları içerden kapayan içeriden dışarıya ışık sızmasını önleyen demir kapak

  • KöstekCıvadra ile cıvadra üzerine sürülen bastonların, istiralyaların çekmesi ve istiralyalar üzerine açılan yelken ve flokların rüzgar basıncı ile yukarıya doğru kalkmaması için cıvadara ve baston ile baş bodoslama bordalar arasına donatılan tel veya zincir donanım. Mistaço da denilir.

  • KrozHalatın çıması veya bedeninin birbiri üzerine aykırı konulması.

  • Kulaç185 santim veya 6 kademlik uzunluğu ifade eder.

  • Kulaç HatlarıDeniz haritalarında denizin derinliklerini belirten nokta, hat ve noktalı hatlardan oluşan çizgiler.

  • KumandaKomuta; bir aleti, şeyi veya kimseyi yönlendirme

  • KumanyaGemilerde personel için bulundurulan yiyecek ve içecek

  • KumanyalıkGemilerde kumanyaların konması için ayrılmış bölüm

  • Kuntraİskota yakasına bağlanan iki inceden birisi iskota olarak kullanıldığında diğeri kuntra olur.

  • Kurt Ağzıİçinde halat geçmesi için güverte üzerinde baş ve kıç omuzluklarına monte edilen ağzının bir kısmı açık demir yastıklar.

  • KurtarmaBir deniz kazasında gemide bulunan şeylerin, o gemiadamlarının yönetimlerinden çıktıktan sonra üçüncü kişiler tarafından ele geçirilerek güven altına alınması.

  • KuruhavuzGemilerin havuzlanmaları için sahile dik olarak yapılan ve derinliği gemilerin su içindeki derinliğinden fazla olan, gemilerin girip çıkmaları için su geçirmez bir kapağı bulunan taştan veya betondan yapılmış havuz.

  • Kusmakİyice temizlenmemiş, üzerindeki kiri gerektiği şekilde çıkarılmamış satıhlar üzerine vurulan boyanın altından kısa bir zaman sonra pasın çıkması.

  • Kutrani KaplamaAhşap diagonal (çapraz) kaplama.

  • Kuvvetle Yürütülen GemiMakine ile yürütülen herhangi bir tekne.

  • KüpeşteRüzgarlı ve denizli havalarda denizlerin güverteye girmemesi için bordaların ana güverteden yukarı doğru uzatılmasıyla meydana gelen ve geminin etrafını kısmen kuşatan güverte üstündeki borda kaplaması.

  • Küpeşte TriziKüpeşte kaplamalarının en üstüne konulan enli ağaç kütük

  • Küpeşte VardevelesiGemi güvertelerinde personelin emniyeti için, küpeştelere konmuş vardevele puntelleri üzerine donatılan halat veya zincirlerdir.

  • Kürek IskarmozuKüreklere yataklık etmek üzere küpeşteler üzerine açılmış yarım ay şeklindeki metal parçalar

  • Kürek LentiyeKüreklerin ıskarmozlardan kurtularak denize düşmemeleri için kürek palasındaki delikten geçirilip tekne içindeki bir yere bağlanan halat.

  • Kürek LumbarıFilikalarda iskarmoz yerine küreklerin oturtuldukları oyuk yerler.

  • Kürek LumbarkapağıKürekler filika içine alındıktan sonra açık kalan kürek lumbarlarını kapatmak için lumbar içine geçirilen kapaklar. Kapaklar ince bir gırcala ile bağlanırlar.

  • Kürek TopacıKüreklerin çekilmeleri için elle tutulan kısımları.

  • KürsüTop kundağını geminin güvertesine bağlayan kalın demir kaide.

  • LaçkaBoşver; boşalt; boşalmış gevşemiş anlamında.

  • Laçka EtmekBoş bırakmak, gevşetmek.

  • Laçka Iskotaİskotoların boş verilmesi, bırakılması.

  • Lagün/Deniz KulağıDenizle irtibatlı ve denizin etkisi altında bulunan göller.

  • Lağ YelkeniSerenlere bağlanan kareye benzer yelken. Bu yelkenlerin serenleri her tramolada aşağıya indirilir ve direkten aşırılarak tekrar basılır. Bu yelkenlere maynalı latin, hasır ve praçile de denir.

  • Lale HalatıDümenlerin denizli havalarda düşüp kaybolmaması için filika dümenlerinin yelpazesinden geçip teknenin kıçına bağlanan ince savlo.

  • Lale ZinciriDümen, dümen boğazından arıza yaptığı zaman palanga donatılmak suretiyle kullanılması için lale anelesine kilitlenip her iki omuzluğa alınan zincir.

  • Landa DemiriPatrisaları ve çarmıkları bağlamak için bordalara konulan demir çubuklar.

  • LarmoFlokların açıldığı istralya. ( Bazen flok larmosu da denilir).

  • Larmo AstarıLarmo yakasına dikilen ikinci kat ensiz bez astar.

  • Larmo YakasıFloğun larmo tarafındaki yakası.

  • Larmo Yakası HalatıLarmo yakasını kuvvetlendirmek için dikilen halat.

  • LaşinFırtınalı havalarda gemi içindeki yüklerin yerlerinden oynamaması için bunların gemi bünyesine bağlanması.

  • Lava EtmekHerhangi bir yere yanaşmış filikanın kürek çekmeksizin halatlar vasıtasıyla ilerletilebilmesi için verilen komut.

  • Lava İskotaYelkenle yapılan seyirlerde teknenin daha fazla orsalaması için rüzgaraltı iskotasının çekilmesi için verilen komut.

  • LavraKandilisaların donatılmaları için çubukların üzerlerine açılan dilli bastika.

  • Lavra DeliğiBir teknenin içindeki suyu, askıya alıp boşaltmak için açılmış delik.

  • Lavra EtmekAna armaların doldurulmaları, yelkenlerin rüzgarla dolmaları için boşunun alınması.

  • LentiyeBir dikme vasıtasıyla kaldırılmakta veya indirilmekte olan bir cismin sallanıp herhangi bir yere çarpmaması için birkaç yerine bağlanıp elle kontrol edilen halatlar.

  • LeşSığ suda batmış olan bir geminin enkazı veya su üzerinde yüzen parçaları.

  • LevendOsmanlı donanmasında deniz askerleri; Levendler, Tımar ve Zeamet,Tayfalar ve forsalardan oluşuyordu. Levendler, forsaların ve tayfaların düzenini sağlamaktan ve isyan etmelerini önlemekten sorumlu idiler.

  • LifNebati halatın yapıldığı malzemenin en ince parçası.

  • Lif HalatHindistan cevizi elyafından üç veya dört kollu olarak yapılan halat.

  • LiftinuskurÇarmık ve istiralya gibi donanımları germek için dişli bir kovan içine geçirilmiş viralı çubukların sağa ve sola çevrilmesi ile donanımları geren alet.

  • LigaÜç deniz mili, 5560 metre veya bir fersah boyundaki uzunluk

  • LigaYelkenleri camadana vurmak için camadana vur manasındaki terim.

  • Liga CamadanYelkeni küçült, camadana vur demektir.

  • LimanGemilerin yük ve yolcu alıp vermelerine elverişli tesis ve kolaylıkları bulunan tabii ve suni olarak rüzgar ve deniz tesirlerinden korunmuş sahil tesisi.

  • Liman BaşkanıLiman mevzuatı çerçevesinde bütün liman hareketlerini yürüten görevli.

  • Liman CüzdanıDenizde çalışmak isteyenlere, liman başkanlıklarınca belli koşulların gerçekleşmesiyle verilen belge.

  • Liman FenerleriDemirli veya aborda olmuş gemilerin limanda çektikleri fenerler.

  • LimanlıkDenizin çalkantısız ve sükunet halinde olduğunu belirten terim.

  • LimboGemi yükünün gemiden sahile, bir gemiden diğer bir gemiye veya bordasında bulunan bir deniz aracına kendi imkanları ile aktarılması.

  • LivarTutulan balıkların salınmak veya alıkonulmak üzere canlı olarak bekletildiği file, saz, kafes, tekne bölgesi vb. gibi balığın yaşam ortamı ile su alışverişini doğrudan sağlayan bölme.

  • LoçaDemir zincirinin akması ve demir bedeninin yerleşmesi için baş tarafta açılmış madeni oluk.

  • Loça KovanıLoçanın iç tarafına geçirilmiş dökme demirden yapılmış silindir şeklindeki kovan.

  • LodosGüney-batı dan esen rüzgar.

  • Lokmalı BaklaZincir baklalarının ortaları damaklı olanlarıdır.

  • LongozDeniz dibindeki kuyular.

  • Lostra EtmekBoyası bozulmuş veya sıyrılmış yerleri hafifçe boyayıp kapamaya veya gemilerin bordaları ile su kesimlerini silip fırçalama işlemi.

  • LostromoTicaret gemilerinde baş tayfa.

  • LumbarYelken gemilerinde top namlularının bordadan dışarıya çıkmaları için açılmış olan kare şeklindeki kısım.

  • Lumbar AğzıGemilerin sancak ve iskele taraflarında bulunan borda iskelelerinin üst tavalarının bulunduğu yer hizasındaki güverte kısmı. Gemilere giriş ve çıkış yerini belirten lumbar ağzı terimi kara birliklerince de benimsenmiş ve birlik ve kurumların giriş ve çıkış kapılarına da lumbar ağzı denilmiştir.

  • Lumbar KapağıLumbarları kapayan kapak. Top lumbarları güverteye paralel güverte lumbarları ise güverteye dik olarak açılıp kapanırlar. Güverte lumbar kapaklarının üzerlerinde güverte altına ışık girmesi için camlı sabit lumbuz bulunur.

  • LumbuzGemideki pencerelere verilen isim.

  • Lumbuz KapağıGemi içinden dışarıya ışık sızmasını önlemek maksadıyla lumbuzlar üstüne konulan kapaklar.

  • Lumbuz KelebeğiLumbuz kapaklarını iyice şıkıştırmak için kullanılan metal echize.

  • Lumbuz ManikasıLumbuzlar açık iken içeriyi havalandırmak için lumbuzlardan dışarı konulan saçtan yapılmış oluklar.

  • MaçaZincirleri bosaya vurarak emniyete almakta kullanılan özel kilit.

  • Maçuna350-400 ton arasındaki ağırlıkları kaldırabilen ve bir ponton üzerine konulmuş dikmelerden ibaret bir çeşit vinç.

  • Mahfuz LimanBütün rüzgarlara kapalı olup emniyetli liman.

  • MakaraAğır eşyaların kaldırılmasında kullanılan ve az bir kuvvet sarfıyla çok iş yapmayı sağlayan, iki tabla arasında dönen bir veya daha fazla dil bulunan mekaniki alet.

  • Makara RuleBiri diğerinden büyük olmak üzere yekpare yapılmış iki tornodan ibaret makara.

  • Makara SapanıMakara tablasını kuşatan ve boğazları piyanbağı ile bağlanmış ve doblin tarafına kanca geçirilmiş olan sapan. Palanga Sapanı da denir.

  • Makara TablasıMakara dilinin içinde döndüğü, makara sapanının geçtiği ağaç veya madenden yapılmış kısım.

  • Makara YanağıMakara dilinin dış yan yüzü.

  • Makine DairesiGeminin Ana ve Yardımcı makinelerinin bulunduğu bölüm.

  • Makine JurnaliGemi ana ve yardımcı makinelerine ait her türlü bilgilerin yazıldığı, makine ve yardımcıların çalışma saatleri ile bunlara ait arızaların nedenleri ve yapılan diğer her türlü işlerin kaydedildiği basılı defter.

  • Makine MağazasıGemi makinelerine ait bakım ve onarım malzemelerinin, bir kısım yedeklerinin ve gerekli aletlerinin bulunduğu yer.

  • Makine TelgrafıKöprüüstünden verilen sürat kademeleri ile ileri veya tornistan yolları makine dairesine iletmek üzere köprüüstü ile makine dairesi arasında irtibatlı elektriki veya mekaniki olarak çalışan alet.

  • MalabosaSerenlere sarılı olan gabya yelkenlerinin açılarak ıskotalarının alınması için verilen komut.

  • MancanaGemilerde içlerine içme suyu konulan büyük yassı fıçılar

  • Manda GözüBaş ve kıç bodoslama üzerinde bulunan büyük halat loçaları

  • MandarYelkenlerin hisa edilmesi (basılması) için kullanılan çelik tel veya halat

  • ManevraBir geminin emredilen mevkiyi alması için yapmış olduğu hareket

  • Manevra LevhasıNispi hareket problemlerinin çözümlenmesini kolaylaştırmak için kullanılan basılı kağıt.

  • Manevradan Aciz GemiSeyir halindeyken herhangi bir nedenle seyir kabiliyetini kaybetmiş ve manevra yapamayacak durumda bulunan gemi.

  • MangaGemi personelinin oturduğu, yemek yediği ve yattığı güverte altı bölmeleri.

  • ManifestoÇeşitli varış yerleri için gemiye yüklenen malların cins ve miktarını gösteren belge.Manifestolar yükleme limanlarında acenteler tarafından konşimentolara göre tanzim edilir.

  • Manifoldİçinden, yakıt ve su borularının geçtiği ve bunlara ait valfların bulunduğu sandık.

  • ManikaGemilerin iç kısımlarındaki kötü havayı çekip, yerine temiz hava vermek üzere üst güvertelere veya lumbuzlara konulan rüzgarın estiği tarafa döndürülebilecek şekilde hareket edebilen ağızları geniş saç borular

  • Manila HalatıYabani muz ağacı elyafından yapılan bir halat. Çekme gücü diğer bitkisel halatlara göre daha yüksektir.

  • ManişkaBiri iki, diğeri üç dilli iki makaradan yapılmış olan ve ağır eşyaları kaldırmada kullanılan palangalar.

  • ManivelaAğır cisimlerin bir tarafını kaldırmak için kullanılan ağaç veya demirden yapılmış kısa çubuklar.

  • MansaplarAkarsuların göl veya denizlere açıldığı bölgelerde akarsuyun etkisi altında kalan su ürünleri istihsaline elverişli sahalar

  • MantilyaSerenleri direk ve çubuklara asmak ve serenleri güverteye paralel tutmak için seren cundalarından direğe alınan halatlar. Bulundukları direk ve çubukların isimleri ile anılırlar.

  • ManyatAlamanadan küçük üç çiftte balıkçı kayıkları. Iğrıp gibi sahilden iki ucundan çekilen ağlara da denir.

  • MapaSabit halka.

  • MarinaYat limanı; yatların her türlü ihtiyaçlarının giderilebildiği liman

  • Marmara EtmekGemi dahilinde birikmiş olan suların tahliye edilmesi.

  • MarsipetSerenlerin cundalarından alınarak hamaylısına donatılan ve yelkenlerin sarılmaları sırasında gabyerlerin ayaklarını bastıkları halatlar. Basadora da denilir.

  • Marsipet CeviziMarsipet ayaklarının kaymaması için marsipetler üzerine ve marsipet ayaklarının marsipete bağlandığı noktanın tarafına yapılan ceviz. Bu ceviz vardakavalara ve can halatlarına da yapılır.

  • Martin DemiriÇipo ve kolları aynı düzeyde ve kolları da beden etrafında dönebilen bir sistemdeki demirdir.

  • MastalyaTahta leğen.

  • MastoriGemilerin en geniş yeri.

  • Mastori PostasıBir teknedeki en geniş posta.

  • MataforaTeknelerde veya sahilde filika veya botların asılabilmesi için uçlarında palanga bulunan aygıt.

  • MatafyonYelken ve tentelerin delik açıldığında yırtılmaması için delik etrafının takviye edildiği yassı metal halka.

  • MavnaGemilere veya yakın yerlere yük taşıyan büyük tekne

  • MayıstraTek olarak kullanıldığında grandi ana direği üzerine açılan kare yelkeni ifade eder. Bu yelkenin açıldığı serene de mayıstra sereni denir.

  • Mayıstra İskotasıMayıstra yelkeninin iskotalarına donatılan ve geminin kıç tarafına ve bordoları istikametine doğru alınan halatlar.

  • Mayıstra KuntrasıMayıstra yelkeninin rüzgarüstü iskota yakasını pruva tarafına doğru tutan ve küpeşte üzerindeki mapasına bağlanan halat.

  • Mayıstra MantilyasıMayıstra serenini güverteye paralel bulundurmak için serenin cundalarından direğe alınan halatlar.

  • Mayıstra MarsipetiMayıstra sereninin cundalarında alınıp serenin hamaylısına donatılan ve marsipet ayaklarının bağlandığı halat

  • Mayıstra MezolarıMayıstra yelkeninin altabaşo yakasını serene kaldırmak için donatılan halatlar.

  • Mayıstra PrasyasıMayıstra serenini rüzgara doğru çevirmek için seren cundalarından donatılan halat.

  • Mayıstra SalaburunuMayıstra yelkeninin gradin yakalarını serene kaldırmak için gradin yakalarına donatılan halatlar.

  • Mayıstra SereniGrandi ana direğinin en altında bulunan en uzun seren.

  • Mayıstra YelkeniMayıstra sereni üzerine açılan büyük kare yelken.

  • Mayna EtmekAşağı indirmek (ağır ağır); Rüzgarın ve denizin şiddetinin azalması.

  • Mekanik GüçMakara, seren, bom direği ve ırgat bulunan teknelerde, ırgat kullanarak çevirme ağlarının altının büzülmesini sağlayan, bu ağları toplamak ve tekneye almak üzere kullanılan güç.

  • MellahGemici

  • MellahatGemiciler

  • MeltemYaz aylarında karadan denize doğru esen rüzgar, denizden esen rüzgara imbat denir.

  • MemeDemir kollarının demir bedenine birleştiği noktanın alt kısmı.

  • MendirekLimanları ve limanlar içindeki gemilerin denizlerden zarar görmemeleri için o limanda esen hakim rüzgarlara dik olarak yapılan yapılar.

  • Mendirek BaşıBir ucu karada olan mendireğin deniz tarafındaki ucu.

  • MenholBir bölmeden bir bölmeye geçebilmek için bölme perdeleri üzerine açılmış delikler.

  • MercuRica olunan.

  • MeridyenYer kürenin kutuplarından geçen büyük daireler.

  • MetAyın ve güneşin çekim kuvvetlerinden dolayı su seviyesinin yükselmesi.

  • Meteoroloji RaporuHava durumunu bildiren rapor.

  • MezarnaGüverte yıkandığı veya fırtınalı havalarda güverteyi denizler yaladığı zamanlarda içlerine su girmemesi için ambar ve kaporta ağızlarının etrafına çevrilmiş yüksek çerçeveler

  • MezestreYarıya kadar indirmek.

  • Mezestre EtmekSancaklarla işaret flamalarını toka etmeyip, savlolarının yarısına kadar basılması

  • MezevoltaBir halatın çımasının bir seren veya kendi bedeni üzerine veya babaya bir volta alındıktan sonra çıma ve bedenin aksi taraflara çekilerek yapılan bağ.

  • Mezevoltalı Dülger BağıSeren veya kalasları deniz içinde veya karada sürüklemek için dülger bağı ile mezevolta'dan ibaret bağ.

  • Mezevoltalı Kazık BağıKazık bağını kuvvetlendirmek için kazık bağı yapıldıktan sonra çımasının beden üzerinde bir veya iki mezevolta alınması suretiyle yapılan bağ.

  • Mezevoltalı Yoma Bağıİki yomayı birbirine eklemek için halat çımalarının karşılıklı olarak bedenleri üzerine yapılan mezevoltalardan ibaret bağ.

  • MihverEksen; etrafında döndürülen şey

  • Mil [Deniz Mili]Denizdeki uzunluk ölçüsü. (6080 feet = 1852 mt)

  • MizanaGenel olarak gemilerin üçüncü direği ve bu direk üzerindeki armaların tümünü kapsayan terim.

  • Mizana Direği3 direkli bir yelkenli gemide en kıçtaki direktir.

  • MorileHerhangi bir sebeple gemi veya deniz aracının su kesimine yakın borda veya karinasında açılmış olan delikleri tıkamakta kullanılan koni şeklinde yontulmuş, üzeri yağlı üstübü ile sarılmış ağaç takoz.

  • Morile EtmekBabaya birkaç kere volta edilmiş halatın boşaltılması için voltalarının teker teker işletilerek gevşetilmesi.

  • MorizeYelkenlerin, camadana vurulacağı zaman gradin yakalarını camadan astarı hizasından serene bağlamak için kullanılan çelikli halatlar.

  • Morize PatasıYelkenlerin camadan astarları hizasında ve gradin yakalarında gradin halatının kuruz kırılması ile meydana gelen aneleler. Bunlara Camadan Patası da denir.

  • Muhabere BorusuElektrikli muhabere sistemlerinin arıza yapması halinde köpüüstü ile önemli merkezler arasındaki muhabereyi temin etmek üzere gemi dahiline donatılmış pirinç veya bakırdan yapılmış borular.

  • MuharipSavaşçı; savaşan

  • MukannenGemilere verilen sarf malzemelerinin (yakıt,yağ vb.)makine veya cihazlarda her bir saatte ne kadarının sarf edilebileceğini belirten çizelgeler.

  • MülakiKavuşan, buluşan, görüşen, varan, katılan

  • MürnelKolları evvela sola, bilahare üç kol bir araya getirilerek sağa bükülmek suretiyle yapılan ince ipler.

  • MüsademeBir geminin seyir halinde iken diğer bir gemiye çarpması

  • MüsadereBir gemiye el koymak

  • NakkaşGemilerin boya işleri ile görevli olan ve boyaların bulunduğu nakkaşhanenin sorumlusu.

  • NakkaşhaneGemide kullanılan boya, vernik, fırça gibi malzemelerin depolandığı yer

  • NavlunBir yerden bir yere taşınmak üzere bir sözleşme (Navlun Sözleşmesi) ile gemiye alınan eşyaların tümü.

  • Naylon HalatLif halatlara nazaran daha elverişli olan sentetik halat.

  • Net HacimGeminin gros hacim veya tonilatosundan o geminin yürümesine ve yürütenlerin ihtiyacına ayrılan yerlere ait hacimlerin çıkarılmasından sonra kalan hacim.

  • Net Tonilato2,83 m3 lük bir hacim birimidir.

  • NetaMuntazam, düzgün, tertipli veya emniyetli anlamına gelir.

  • Neta BataryaGemi personelinin bulundukları yatma ve iş yerlerini temizlemeleri, buralarını düzene sokmaları.

  • Neta EtmekDağınık ve düzensiz bir yeri tertip ve düzene sokmak.

  • NevcetErat yatak brandalarına bağladıkları ince ipler veya hamak sarılan el inceleri.

  • Nispi KerterizKara veya denizdeki bir maddenin, geminin pruvasına nazaran olan istikameti. Bu maddeden geçen kerteriz hattı ile geminin omurga hattı arasındaki açıdır.

  • NişangahNişan hattını, nişan noktasını doğru tatbik edebilmek, iyi nişan alarak mermiyi hedefe isabet ettirebilmek için kullanılan top üzerindeki tertibat

  • Ocaklık DemiriBir tarafında iki demir bulunan demirlerden, kıça doğru olan ve göz demirinin gerisinde bulunan ve göz demiriyle aynı özellikte olan yedek demir.

  • Olta BağıBir daha çözülmesine gerek duyulmayan halatların birbirine bağlanması için yapılan bağ.

  • OlukHalatların dil üzerine rahatça oturması için dil üzerine açılan yarım yuvarlak oyuk.

  • OmurgaBir teknenin postalarının üzerine oturtulup bağlandığı ve baştan kıça kadar devam ettiği ağaç/madeni parçalardır. Genellikle küçük teknelerde yekpare olur.

  • Omurga AşozuKaplama tahtalarının omurgaya girmesi için omurga üzerinde açılmış olan girintiler.

  • Omurga HattıGemi ve deniz araçlarının baş ve kıç bodoslamalarını birleştiren ve omurga ile aynı düzlem üzerinde bulunan hat

  • OmuzlukBorda kaplamalarının baş ve kıç bodoslamalara doğru eğimlenmeye başladığı yer ile bodoslamalar arasında kalan kısım.

  • Omuzluk (Baş, Kıç)Teknenin baş ve kıç tarafında sancak ve iskele tarafında 45 derecelik nisbi açı içindeki bölüm veya yön.

  • Omuzluk RüzgarıKıç omuzluklardan esen rüzgar.

  • OrkozAkıntının aksi yönünden esen rüzgar etkisiyle akıntı istikametinin aksine doğru giden yüzey akıntıları. Girintili ve çıkıntılı sahillerde bir çıkıntıya çarparak akıntının aksi yönüne doğru akan akıntı.

  • OrsaYelkenleri mümkün olduğunca rüzgar yönüne yaklaştırarak seyretmek. (Orsasına seyir) (Dar/sıkı orsa)

  • Orsa Alabanda EğlenmekRüzgarı bordaya alarak, yelkenleri birbirinin aksine alıp tekneyi yolundan alıkoyup vakit geçirmektir.

  • Orsa Alabanda TramolaTeknenin başını rüzgara alıp bir kuntradan diğer kuntraya geçmek, rüzgarı bir taraftan diğer tarafa geçirmek.

  • Orsa HalindeBir teknenin mümkün olduğu kadar rüzgarın estiği yöne yakın seyredişi.

  • Orsa Pupa ÇemberiBumbanın cundasına yakın ve iki tarafında da mapa bulunan madeni çember.

  • Orsa Pupa PalangalarıYan yelkenlerin bumbalarını istenilen istikamette tutmak üzere bir ucu orsa pupa çemberindeki mapaya, diğer ucu küpeştedeki bir yere bağlanan iki adet palanga.

  • Orsa YakasıDört köşe yelkenlerin rüzgar üstünde kalan, üç köşe yelkenlerin istiralya tarafında kalan yakaları.

  • Orsada KazanmakBir teknenin orsa seyrinde rüzgar altına az düşerek, istediği tarafa gidişte rüzgar şiddet farklarından faydalanarak açı kazanması.

  • Orsasına SeyretmekSeyir istikametinin rüzgarın estiği tarafa doğru olması.

  • Orsaya KaçmakBir yelkenli teknenin devamlı olarak baş tutamayıp rüzgar üstüne kaçması.

  • Orta Su TrolüMünhasıran göçmen balıkların istihsaline mahsus dibe temas etmeksizin suyun ortasından veya yüzüne yakın kısımdan çekilen trol ağları ve bunlarla yapılan su ürünleri istihsali.

  • OrtalaDümen kullanarak dönmekte olan bir geminin istenen rotaya yaklaşması esnasında serdümene dümeni omurga istikametine alması için verilen komut

  • OşinografiDenizlerin fiziksel, kimyasal, jeolojik ve biyolojik özellikleriyle, bunlarla temasta olan toprak ve havanın jeolojik, fiziksel ve meteorolojik özellik ve birbirine olan etki kurallarını inceleyen bilim dalı

  • OturakKürekle hareket eden teknelerde kürekçilerin oturarak kürek çektikleri alabandadan alabandaya uzanan tahtalar.

  • Oturak PançaluOturakların alabandaya gelen taraflarını alabandaya bağlayan ağaç veya madenden yapılmış üç köşeli praçollar. (Köşebentler)

  • OturmakBir geminin çektiği sudan az bir suya girmesi, karinası üzerine karaya binip hareketten sarkıt kalması

  • Öksüz KemereAmbar ağızları ve güverteler üzerine açılmış kaportalar dolayısıyla alabandadan alabandaya kadar uzamayan ve bir uçları ambar veya kaporta hizasında kesilen kemereler.

  • Öksüz VardiyaÜç vardiya ile tutulan nöbetlerde bir vardiyaya hep aynı saatlerin gelmemesi için 16-18 ve 18-20 saatleri arasında tutulan ikişer saatlik nöbetler.

  • ÖlüdenizFırtınaların dinmesi ile denizin çatlaksız dalgalı hali. Rüzgar olmadığı halde fırtına sebebiyle oluşmuş bulunan dalgalar devam eder.

  • Padıl KürekKüçük deniz araçları ve can sallarında acil durumlarda kullanılan kısa ağaç kürekler

  • PaftaBüyük haritaları oluşturan parçalardan her biri

  • PalaKüreklerin denize giren enli ve yassı kısımları

  • Pala ÇevirmekKürek çekilirken sudan çıkan küreklerin ikinci hamle için palalarını baş tarafa doğru götürürken palaların enli taraflarını su sathına paralel duruma getirmek için kürek topaçlarının el ile çevrilmesi.

  • PalamarGemilerin rıhtıma veya iskeleye bağlanmasında kullanılan 8 burgatadan daha kalın halatlar.

  • Palamar ŞamandırasıLiman içinde fazla saha işgal etmemeleri için gemilerin baştan ve kıçtan palamar vermek suretiyle bağladıkları şamandıralar.

  • PalangaBir halat ve en az iki makaradan oluşan kaldırma mekanizması

  • PalaserteAna direklerle çarmıklar arasındaki açıyı büyültmek ve küpeşteleri serbest bırakmak için direkler hizasında bordalardan dışarıya doğru uzatılmış ve bordalara sağlamca bağlanmış ağaç kütükler.

  • PalasırtıKürek palalarının ensiz olan tarafı, keskin kenarları

  • Palavra GüverteEskiden harp gemilerinde topların bulunduğu güverte

  • Panyol TahtasıGemi ambarlarında bulunan dökme hububatın denizli havalarda kaymasını önlemek maksadıyla ambarlara konulan tahtalar. Yeni hububat nakliye gemilerinde panyol tahtası yerine sabit sac levhalar kullanılmaktadır.

  • Paraketa(Paragat)Suyun içinde asılı veya dibe uzanmış, serili olarak duracak şekilde düzenlenmiş, bir beden üzerinde çok sayıda kösteğe bağlı iğne taşıyan balık avcılığı aracı.

  • ParaketeBir geminin süratini ve deniz içinde katettiği mesafeyi deniz mili cinsinden ölçen elektrikî ve mekanikî alet.

  • Parakete HesabıSon tespit edilen mevkiden geminin seyrettiği rota ve sürat dikkate alınarak geminin mevkinin bulunması usulü. Akıntı dikkate alınmaz.

  • Parakete SavlosuBir çıması pervaneye diğer çıması parakete saatinin gerisinde bulunan mapaya takılmak suretiyle kullanılan özel surette dokunmuş halat.

  • ParampetSabahları, sarılan brandaların konduğu gemi içinde veya dışındaki dolaplar.

  • PasDemir ve çelik saçların oksitlenmesi sonucunda meydana gelen kırmızı, kahverengi madde. Pasın önüne geçmek için mümkün olduğu kadar demir ile atmosferin temasını kesmek gerekir.

  • PasaparolaBir emrin gemi içinde veya filo dahilinde ihtiyaç duyulan gemilere çeşitli vasıtalar ile tebliğ edilmesi. Bu husus silistre çalmak ve sonrasında yüksekce seslenmek, megafonla bağırmak, simafor ile işaret vermek yolu ile yapılır.

  • PasaparolacıPasaparola hizmetinde kullanılan erata denir. Kısaca pasaparola da denir.

  • PataYelkenlerin yakalarına dikilen halatların, yelkenin köşelerinde kuruz kırılması ile meydana gelen halat anele

  • Patalya1-3 çifteye kadar kürekli ahşap teknelere harp gemilerinde verilen isim.

  • PatlakSu, boya gibi sıvıları taşımak maksadıyla, saçtan yapılmış küçük kaplar.

  • PatrisaÇubukların bağlanması için cundalarından aşağı ve geriye doğru inen ve tekneye bağlanan sabit arma.

  • PayandaKızakta veya havuzda bulunan gemilerin bir tarafa yatmaması için yanlarından vurulan tahta destekler; Gemilerde kullanılan ağaç yara savunma malzemesi

  • PayandaDestek; dayanak.

  • PeriskopDenizaltı gemilerinin sualtı seyirlerinde deniz üzerini gözetlemek maksadıyla su üstüne çıkardıkları alet.

  • PernoMakaralarda tabla ile makara dilinin merkezinden geçen pin.

  • PervaneGemi ve deniz araçlarının ileri ve geri hareketlerini sağlamak üzere bir makine vasıtasıyla dönen bir milin ucuna takılmış iki ve daha fazla kanattan ibaret parça. Uskur da denilir.

  • Pervane BodoslamasıGemi veya deniz araçlarının kıç bodoslaması. Bu bodaslamadan pervane şaftını dışarıya çıkaran delik bulunduğundan pervane bodoslaması ismi verilmiştir. Dümen Bodoslaması da denilir.

  • PırasyaYelkenleri rüzgarın estiği tarafa çevirebilmek için yelkenlerin açıldığı serenlerin cundalarından donatılan selviçeler. Donatıldıkları serenleri isimleri ile anılırlar.

  • Pırasya EtmekDönüş manevrası yapılırken serenleri pırasyalar vasıtasıyla çevirmek.

  • PikGiz veya serenlerin üzerine açılmış üç köşe yelken.

  • Pik YakasıBir yan yelkenin üst ve köşedeki yakasıdır.

  • Pik YelkeniSübye armalı uskunalarda yan yelkenlerinin sereni ile direk şapkaları arasına açılan üçköşeli yelken. Üzerlerine açıldıkları direklerin isimleri ile anılırlar.

  • PinAnele ve zincir kilitlerinin harbilerini sabit tutmak ve emniyet sağlamak maksadıyla harbi uçlarına takılan demir veya çelikten yapılmış bir çeşit çivi

  • Pinter(Sepet)Balık ve diğer su ürünlerinin avlanmasında veya yakalanmasında kullanılan kasnak ve ağlardan yapılmış tuzaklar.

  • PiyanBir halatın çımasının açılıp dağılmaması için çımasına ıspavlo veya gırcala ile yapılan bir çeşit düğüm şekli.

  • Piyan KasaGazla basınç görecek yerlerde kullanılan ve halatın bedeninde doblin yapılıp birleştirildikten sonra üzerine piyan yapılarak meydana gelen kasa. Kuruz Kasa.

  • PiyanceviziGerdelcevizi

  • PocaBir geminin başını rüzgardan açmak için komuta makamınca kullanılan bir tabir.

  • PokruvaGrandi ana direğinin gerisinde bulunan yan yelkeni.

  • Pokruva BumbasıPokruva yelkeninin altabaşo yakasını gerip açmaya yarayan güverteye paralel seren.

  • Pokruva Bumbası DikventosuPokruva bumbasını güverteye paralel tutan ve bumbanın cundasından ana direğe alınan sübye donanım.

  • Pokruva Giz ÇördekleriPokruva yelkeninin kandilisası.

  • Pokruva GiziPokruva yelkeninin açıldığı grandin ana direği üzerindeki yarım seren.

  • PontonKöprü dubalarına verilen isim.Bu dubalar biraraya getirilerek tekne şeklinde taşımacılık veya gemi bordalarında çalışma amacıyla kullanılır.

  • PorsunHarp gemilerinde sabit ve hareketli armalar ile makara demir zincir yelken işlerinde ve bunlara ait ambarların istiflerinde kullanılan ve arma doldurmak hizmetlerinde çalışan personel.

  • Porsun AmbarıGemicilikle ilgili alet, malzeme ve diğer malzemelerin muhafaza edildiği ambar.

  • Porsun ÇakısıGemici çakısı

  • PortolonBir limanın veya herhangi bir koyun büyük ölçekte yapılmış haritaları.

  • PortuçAlet edevat veya boya vb. şeylerin saklanması için kullanılan dolap veya kamara gibi yerler.

  • PostaÜzerine kaplama tahtalarının [veya saçların] bağlandığı ağaç veya maden eğriler [kaburga]

  • Posta ÇantasıSeyir halinde iken iki gemi arasında evrak, mesaj alma/verme amacıyla kurulan donanım

  • PoyrazKuzey-doğudan esen rüzgar

  • PraçolKemereleri alabandalara bağlayan ve muhtelif şekillerde yapılan ağaç veya madeni levhalar.

  • PruvaBir teknenin ön tarafı ileri istikameti.

  • Pruva DireğiBirden çok direkli teknede baştan birinci direk

  • Pruva İstikametiHerhangi bir anda gemi pruvasının bulunduğu istikamet.

  • Pruva KüreğiFilikalarda pruvacıların çektikleri kürekler. Bu kürekler filikadaki mevcut küreklerin en kısasıdır.

  • Pruva SiviryasıFilikalarda baştan ikinci oturakta kürek çeken kürekçilere denir.

  • PruvacıFilikalarda baştan birinci oturakta kürek çeken personel

  • PruvadaDenizdeki bir cismin veya geminin veya karadaki belirli bir maddenin pruva veya pruvaya yakın bir yerde bulunması.

  • Pruvasından EsmekBir kimsenin diğer bir kimseyi yok yere tenkit etmesi ve hoşlanmadığı bir şeyi kızdırmak maksadıyla inadına yapması anlamında gemiciler arasında kullanılan bir tabir

  • PuntelTehlike sınırlarını belirtmek üzere küpeşteler hizasına ve diğer yerlere konulan dikmeler

  • Puntel IskaçasıPuntellerin yerlerine oturmaları için güverteye konulan oyuk kısımlar.

  • PupaBir teknenin kıç tarafından geri istikameti.

  • PupadaGeminin kıç tarafının ilerisinde olan birşeyi belirtmek için kullanılan terim.

  • PusHava içindeki su buharının, nem'in fazla olması sebebiyle görüş mesafesinin çok az olduğu hava durumu. Madeni halatların ölçü birimi. 1 pus: 2.54 cm.

  • PusluHavanın görüşe mani olacak derecede, sisli olması

  • PusulaRota istikametlerini gösteren, kerteriz alıp mevki konmasına, yön tayin edilmesine yarayan mıknatısı veya cayro ile çalışan seyir aletidir.

  • Pusula DolabıPusulaların üzerine oturtulduğu ve üzerinde gerekli tashih çubuklarının bulunduğu sehpa. Pusula Sehpası da denir.

  • Pusula Ekseni (mihveri)Pusula kartının merkezinin oturduğu ucu sivri bir iğnedir.

  • Pusula GülüHaritalara basılmış ve o bölgenin magnetik sapmasını ve hakiki kuzeye göre yıllık azalıp çoğalmasını gösteren dairevi şekil.

  • Pusula HedefesiKerteriz almak için pusula tası üzerine oturtulan ve mıknatısi olmayan madenlerden yapılmış ve üzerinde aynası ve kerteriz levhası bulunan alet.

  • Pusula KartıPusula ibrelerinin üzerine oturtulmuş, derece veya kerte taksimatı bulunan daire şeklinde bir karttır.

  • Pusula Suyuİçinde %45 alkol ve %55 saf su bulunan karışım. Yeni pusulalarda karışım yerine Varsol denilen bir çeşit yağ kullanılır.

  • Pusula TashihiPusuladaki arizi sapmaları asgari dereceye indirmek için pusula dolabı üzerinde bulunan mıknatıs çubukları ve küreler vasıtasıyla yapılan düzeltme. Bu düzeltme için sahillere tesis edilmiş özel konumlu direklerden yararlanılır.

  • PutaYerine koymak, donatmak (puta kürek).

  • Puta KürekHisa durumunda olan küreklerin palalarını suya paralel olacak şekilde filikanın bordaları istikametinde indirmek için verilen komut.

  • PürmeçeDemir üzerinde yatan bir gemiyi istenilen tarafta sabit tutmak için geminin kıç tarafından zincire verilen halat

  • Pürmeçe TutmakDenizli havalarda demirli bulunan bir gemiye yanaşan araçlara sakin su sağlamak ve gemiye giriş çıkışını kolaylaştırmak için pürmeçenin zincire kilitlendikten sonra zincire bir miktar kaloma verilmesi suretiyle geminin rüzgar üstü bordasının deniz ve rüzgarın geldiği tarafa doğru çevrilmesi işlemi.

  • RadansaHalatların çımalarında kasa yapmakta kullanılan madeni halka biçimindeki malzeme.

  • RandaBir yelkenli geminin en geride bulunan yan yelkeni.

  • Randa BumbasıRanda bumbasını güverteye paralel tutan ve bumbanın cundasından ana direğe alınan sübye donanım. Çatal İstinga da denilir.

  • Randa Bumbası Dik VentosuRanda yelkenini sarmak için kullanılan ve birbirlerinden cunda, çatal, bel, etek isimleri ile ayırt edilen selviçeler.

  • Randa GiziRanda yelkeninin altabaşo yakasını gerip açmaya yarayan ve çatalı mizana direğine dayanan güverteye paralel seren.

  • RanzaGemilerde kamaralarda yatak sermek için sabit veya hareketli olarak yapılmış sedirler

  • RasadGök cisimlerini inceleme.

  • Rasadi MevkiAstronomik gözlem ve hesap sonucu bulunan gemi mevkii.

  • Rasadi TanGüneşin, ufkun 10 derece altında bulunması hali.

  • RaspaKabaran boyaları veya paslı yerleri kazıyıp temizlemek için bir uçları kıvrık L şeklindeki çekiç gibi çelik aletler.

  • Raspa EtmekBir geminin paslanmış aksamının pasının çıkarılarak ve üzerinde pas bırakmamak üzere temizlenmesi

  • ReflektörIşığı veya ısıyı yansıtan araç

  • ReisYelken gemicileri arasında birinci kaptan

  • RıhtımGemilerin yük ve yolcu alıp vermeleri için sahile paralel ve bitişik olarak yapılan tesislerdir. Rıhtımlarda palamarların bağlanması için babalar, yüklerin alınıp verilmeleri için vinçler ve diğer yardımcı vasıtalar bulunur.

  • RigavoMakaranın bülbülüne bağlanan halatın çıması.

  • Rigavo MapasıRigavonun bağlanması için makaranın alt tarafında bulunan mapa. Bülbülde denilir.

  • RodaKullanılmamış, açılmamış halat sargıları.

  • RoketDenizde işaret için kullanılan havai fişek.

  • RoleGemide olması muhtemel değişik durumlara veya tehlikelere zamanında ve yerinde müdahale etmek maksadıyla personele verilen değişik görevler.

  • Role CetveliGemide bulunan personelin adlarını ve değişik durumlarda alacakları görevleri gösteren liste.

  • Role KartıHer personelin yanında taşıdığı ve role cetvelinde yazılı görevlerin gösterildiği kart.

  • Role Talimi/EğitimiRolede belirtilen görevleri pekiştirmek maksadıyla suni durumlar yaratılarak yapılan eğitim.

  • Ro-Ro Yük GemisiYükü bir rampa üzerinden tekerlekli araçlarla yüklenip boşaltılacak şekilde inşa edilmiş ticaret gemisi.

  • RotaGeminin üzerinde gittiği yön.

  • Rota VermekGemiyi belli bir yöne çevirmek veya geminin takip edeceği yolu tespit edip, tavsiye etmek.

  • RotasyonDeğişim; görev yapanların belli bir süreyle yer veya görev değiştirmeleri.

  • Ruba EtmekSerenleri prasya pupaya ve rüzgarı başa alarak gemiyi geriletmek.

  • Rüşvet GüverteGüverte üzerinde yer işgal etmemeleri için filikaların veya serenlerin konulması için güverteye istinat eden punteller üzerine yapılan ve alabandalara yakın olan ufak güverteler.

  • RüzgarAtmosferdeki ısı değişimi sonucunda yer değiştiren havanın meydana getirdiği esinti. Estiği yönlere göre isim alırlar.

  • Rüzgar KuvvetiRüzgarın bir saatlik sürati Bofor olarak gösterilir.

  • Rüzgar SüratiRüzgarın bir saniyede kat ettiği mesafenin metre yönünden ifade edilmesi. Rüzgar sürati Anomometre ile ölçülür.

  • Rüzgar ÜstüRüzgarın estiği yön. Rüzgarın geldiği yer/yön.

  • Rüzgar Yakada BulundurmakGeminin pruvasını mümkün olduğu kadar rüzgara yakın bulundurup yelkeni kapatmaksızın ve yapraklatmaksızın orsasına seyretmek

  • RüzgaraltıRüzgarın estiği yönün aksi. Rüzgarın gittiği yön/yer.

  • Rüzgaraltı AstarıRüzgaraltı yakasını sağlamlaştırmak için yaka üzerine dikilen ensiz bez

  • Rüzgaraltına BayılmakDalgalar etkisi ile geminin birdenbire rüzgar altına yatması.

  • Rüzgarı İğneden AlmakRüzgarı tam pupadan alarak yapılan seyir.

  • Rüzgarı Yakaya AlmakGerek geminin pruvasını rüzgara yaklaştırıp, yelkenin içinden rüzgarı çıkararak ve gerek serenleri prasya ederek yelkenleri yapraklattırmak (filo etmek).

  • Rüzgarın KalmasıEsen rüzgarın hafiflemesi.

  • RüzgarlıkAçık köprüüstündeki personelin rüzgardan korunmaları için köprüüstünün etrafına yapılan içi boş ve kıvrıntılı saç kısım.

  • Rüzgarüstüne BayılmakRüzgarın etkisi ile bir geminin birdenbire rüzgar üstüne yatması.

  • Rüzgarüstüne ÇıkmakRüzgarın estiği yöne doğru seyrederek yükselmek.

  • Saat AçısıBir mevkiden veya bir gök cisminden geçen meridyen ile Greenwich meridyeni arasında kalan ve batıya doğru ölçülen açıdır.

  • Saat DairesiGök kutuplarından ve gök cisminden geçen büyük daire. Saat dairesi gök cismi ile beraber hareket eder.

  • Sabit ArmaGemi üzerinde devamlı olarak sabit durumda bulunan direk, çarmık, giz, seren vb. gibi donanım.

  • Sabit HavuzGemilerin alt kısımlarının bakımlarının yapılması için tersanelerde karanın oyularak yapıldığı havuz.

  • Sabit Praçilera YelkeniKandilisası serenin dörtte birine bağlanan ve tramolalarda karulası aşırılmayan, karulası direk dibine bağlanan yelken.

  • SaçuleAğaçtan yapılmış dökmeci kalıplar

  • SafraGeminin denize elverişli bir durumda bulunması için zorunlu koşullardan biri olan su çekimi ve dengeyi sağlamak amacıyla gemiye alınan ve gerektiğinde yüksüz olarak da yolculuk edebilmesine olanak sağlayan su, kum veya taş gibi fazla ağırlıklar.

  • Safra SarnıcıSafra suyunun alındığı sintinelerdeki sarnıçlar.

  • Sağa Devirli PervaneKıç taraftan bakıldığı zaman sancak tarafa doğru devreden pervane. Tek pervaneli gemilerde pervaneler daima sancak tarafa doğru döner. Çift pervaneli gemilerdeyse sancak taraftaki pervaneler sağa devirli, iskele taraftaki pervaneler ise sola devirlidir.

  • Sağanak (Civarina)Rüzgarın bölümler halinde şiddetli esmesi.

  • Sağlam RüzgarHerhangi bir yönden devamlı surette esen rüzgar.

  • Sağlık ListesiGemi kaptanına liman otoriteleri tarafından verilen ve bulunduğu liman ile seyir istikametlerinde uğrayacakları limanların sağlık durumlarını gösteren liste. Buna Sağlık Patentası da denilir.

  • Sahil İşaretleriSahillere yakın seyreden gemilerin mevki tayin etmeleri için sahillerde bulunan Tepe, Cami, Kule, Harabe vb. gibi alametler.

  • Sahil ŞeridiKıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde yatay olarak en az 100 metre genişliğindeki alan.

  • SakalGemilerin karinalarında meydana gelen yosunlar.

  • Sakin DenizAyna gibi düzgün durumdaki deniz şekli.

  • SalaburunYelkenlerin gradin yakalarını serene kaldırmak için gradin yakalarına donatılan selviçeler.

  • Salaburun AstarıSalaburunların yelkene değdikçe yelken bezini aşındırmaması için yelkenin salaburunlar hizasına dikilen bez.

  • SaldırmakDar sularda demir alırken geminin pruvasını hareket istikametine doğru makine yardımıyla çevirmek.

  • SalmaBir geminin başının çevrilerek istenen yöne doğru dönmeye başlayışı, demir üzerinde yatan veya şamandırada bulunan bir geminin akıntıya veya rüzgara tabi olarak yönünün ve mevkisinin değişmesi.

  • Salma OmurgaYelkenli bir teknede içerden indirilip kaldırılan "madeni veya ağaç levha. "centerboard"

  • SalmakasasıSalma omurgalı teknelerde, salmanın hareket edebilmesi için omurga üzerine yerleştirilmiş, genelde kemere yönünde desteklenmiş, birleşik kaplar prensibine göre çalışan düzen, düzenek.

  • SalpaDemirin deniz dibinden kurtulması, ağırlığın zincire binmesi anı. Demir vira edilirken demir önce apiko sonra salpa durumuna gelir

  • Salpa KürekYan yana geçen ve aralarında mesafenin çok az olması durumundaki filikaların küreklerine topaçlarından tutarak lumbarlardan dışarı kıça doğru sarkıtmaları için verilen komut

  • SaltaVolta edilmiş bir halata boşverilmesi için verilen komut.

  • Salta EtmekGergin bir vaziyette bulunan bir halatı biraz kaçırmak

  • SaltaborinaBorinaları biraz boşaltmak veya süratle sıçrayıp çıkmak

  • SalvoGemide bulunan topların bir istikamete hep birden ateş etmesi.

  • SalyaKullanılacak veya kullanıldıktan sonra artan halatların güverte üzerine sıra sıra uzunlamasına yatırılması

  • Salya BastonCunda yelkenlerinin açılması için serenler üzerinde bulunan cunda bastonlarının serenler üzerinden dışarıya doğru sürülmeleri için verilen komut.

  • Salya EtmekBir şeyi bir taraftan bir tarafa aşırarak çekmek.

  • Salya ForaZinciri ırgata vurmak veya ırgattan kurtarmak için zincirlikten yeteri kadar zincir çıkarmak.

  • Salyafora HalatıSalya forada kullanılan birer çımalarına kanca bağlanmış halatlar.

  • Salyafora KancasıSalya forada kullanılan birer uçları kancalı diğer uçları halkalı kancalar.

  • SamuraGemi safrası.

  • SancakTeknenin pruva-pupa hattının sağ yarısı, sağ tarafı.

  • Sancak AlabandaDümenin sancak tarafa azami olarak basılması için verilen emir.

  • Sancak BağıSancakları ve işaret flamalarını savlolarına bağlamakta kullanılan bir nevi bağ

  • Sancak Baş OmuzlukPruvadan itibaren sancak tarafa doğru 45 derece istikameti.

  • Sancak Dolabıİşaret sancaklarının muhafaza edilmeleri için köprüüstünün veya işaret köprüsünün sancak ve iskele alabandalarına konulan yirmi sekiz gözlü saçtan veya ağaçtan yapılmış dolap.

  • Sancak GemisiEn yüksek makamın forsunu taşıyan gemi

  • Sancak GönderiKıç tarafa güverteden sancağı toka etmek için dikilmiş gönder.

  • Sancak KıçomuzlukPruvadan itibaren sancak tarafa doğru 135 derece istikameti.

  • Sancak SavlosuSancakları ve işaret flamalarını direklere veya serenlere çekmekte kullanılan 1,5 burgata kalınlığına kadar olan ince halatlar

  • Sancak TarafıGeminin baş tarafına dönüldüğünde omurga hattından sağ tarafta kalan kısmı

  • Sancakla SelamlamaSeyir halinde veya demirli bulunan bir harp gemisinin, yakınından geçen bir ticaret gemisi tarafından kendi milli sancağının mezestre edilerek selamlanmasıdır. Harp gemisinin bordası istikametine gelen ticaret gemisi milli sancağının mezestre eder. Bunu gören harp gemisi de kendi milli sancağını mezestre ve bilahare toka ederek selama karşılık verir. Sonra ticaret gemisi de sancağını toka eder.

  • SansabosaFırtınalı havalarda tek demirde yatılırken demirin taraması ihtimaline karşı olduğu yerde atılan ikinci demirin bosaya vurulmamış ve kaloma verilmemiş durumu

  • SapanMakaraların ve tornoların tablaları etrafındaki halat veya demir kuşaklar. Yük almakta veya vermekte kullanılan muhtelif uzunluklarda iki uçları radansalı tel veya lif halatlar.

  • SaraveleYelkenin sarılması için verilen komut.

  • SavloSancak çekmek için kullanılan 1,5 burgatalık ince halat

  • SavruntuSert rüzgarların dalgalar üzerine çarparak su zerrelerini duman halinde kaldırıp, savurması

  • Sefaini HarbiyeHarp maksatları için yapılmış her sınıf tekne

  • Sefaini TicariyeYolcu ve her cins malzeme taşıyan gemiler

  • SeğirdimBir cihazın veya topun herhangi bir kuvvet tesiri sonrasında eski haline alması sırasındaki hareketi

  • SelamlamaDonanma gemilerinin limanları ziyaretlerinde veya devlet ricalinin, Donanmayı ziyaret ve denetlemelerinde belli protokol kurallarına uygun olarak icra edilen selamlama şeklidir. (Top atışı, çımariva, boru ile düdükle vs.) Bu uygulama denizde karşılaşan gemiler arasında da, kıdem esası dikkate alınarak uygulanır.

  • SelviçeYelkenli bir gemi armasındaki hareketli halatlar.

  • Selviçe BoncuğuSelviçelerin donatıldığı tek delikli boğatalar.

  • SephiyeBir cismin su üstünde durmasını sağlayan yüzdürücü kuvvettir.

  • Serdümen/DümenciGemilerde veya teknelerde dümen tutan personel

  • SerenDirekler üzerinde yelken açmak için ve işaret çekmek için yatay olarak bağlanmış gönder.

  • Seren VardevelesiYelkenlerin seren yakalarını serene bağlamak için serenin bir cundasından diğerine kadar seren üzerindeki mapalardan donatılan halat veya demir çubuklar. Yelkenleri sarmak üzere marsipetlere basan personel elleri ile serenin vardevelesine tutunurlar.

  • Seren YakasıYelkenlerin serene bağlı üst kısımları. (matafyon yakası).

  • SeyftivalfEmniyet valfı

  • SeyirBir gemi veya deniz aracının bir mevkiden gidilmesi istenilen diğer bir mevkiiye emniyetle götürülmesi.

  • Seyir Defteri/JurnaliGemi jurnali.

  • Seyir FenerleriGemi ve deniz araçlarının seyir halinde bulundukları zaman çekmek ve yakmak zorunluluğunda oldukları "Denizde Çatışmayı Önleme Tüzüğünde Belirtilmiş" fenerler.

  • Seyir JurnaliBütün gemilerde seyirde ve limanda bulundukları süre içinde olayların ve önemli işlemlerin günlük olarak kayıt edildiği kaptan tarafından veya yetki verilen personel tarafından tutulan ve denetlenen hukuki geçerliliği olan bir kayıt defteridir. Bu defterler ilgili makamları tarafından onaylanmış olarak gemilere verilirler.

  • Seyir KamarasıSeyir ile ilgili hesapların yapıldığı, içinde harita masası ve dolapları (folyo dolapları) ile lüzumlu neşriyatın ve seyir malzemelerinin bulunduğu köprüüstünün gerisindeki kamara.

  • Seyir YardımcılarıDeniz fenerleri, ışıklı şamandıralar, radyo sinyalleri, görünür seyir işaretleri ve elektronik mevki koyma tesis ve istasyonları gibi gerek milli gerek milletlerarası standartlara göre gemilerin seyir ve emniyet kolaylığına yardımcı olan tesis ve araçlar

  • SeyretmekDenizde bir istikamete doğru gitmek, seyir halinde olmak

  • Sığ SuDenizin (genellikle sahil kısmına yakın) herhangi bir kısmında teknelerin seyretmelerine uygun olmayacak şekilde az su bulunan pek derin olmayan yerler

  • SığlıkDerinliği az olan ve gemilerin seyretmeleri tehlikeli olan yerler

  • SıvıryaFilika hamlacılarının arkalarındaki ve pruvacılarının önlerindeki kürekçiler. (Hamla sıvıryası, pruva sıvıryası); Herhangi bir işe ara vermeden devamlı yürütmek.

  • SiğilHerhangi bir cismin altına bir şey sürmek için veya yara savunma malzemesi olarak kullanılan bir tarafı yontulmuş ve sivri ağaç takozlar

  • SilistreLumbarağzında selamlama veya gemi dahilinde yapılacak anonstan önce dikkati çekmek maksadıyla kullanılan kemikten veya madenden yapılmış tiz ses çıkartan bir cins düdük.

  • SilongoCunda yelkenlerinin serenini, cundalarından kaldıran kandilisa.

  • Silyon FeneriGece ve karanlıkta, gemilerin seyir halindeyken pruva ve grandi direkleri cundalarında yaktıkları ufkun 20 kertelik bir sahasından berrak havada en az 5 milden görülebilen ve pruvadaki grandiye nazaran daha aşağıda olan beyaz renkli fenerlerdir.

  • Simoforİki gemi veya sahil istasyonu arasında kısa gönderli dört köşe sancaklarla yapılan görünür muhabere usulü.

  • SinarKalafatçıların armuzlara üstübü sıkıştırmakta kullandıkları bir çeşit demir siğil.

  • SintineGemi makine ve kazanlarının bulunduğu kısmın zeminin altında, genellikle ambar güvertesinin altında kalan ve gemi içinden sızan sularla makine ve kazan dairelerinden akan yağ yakıtların toplandığı en alt kısım.

  • Sintine Tulumbası/PompasıSintinede biriken sıvıların boşaltılması için kullanılan tulumba/pompa

  • Sis İşaretiSiste seyir halindeki gemilerin birbirlerine durumlarını belirtmek üzere düdükle verdikleri işaret.

  • Sis KampanasıDemirde veya şamandırada yatan gemilerin siste mevkilerini belirtmek için çaldıkları kampana.

  • Sisal HalatManila halattan çekme gücü daha zayıf olan bitkisel halat.

  • SiyaFilikalarda kürekleri baştan kıça doğru hareket ettirmek

  • Siya Etmek/Siya Kürekİleri yolla giden bir filikanın durdurulması maksadıyla küreklerin ters tarafa doğru çekilmesi

  • Soğra [Sokra]Armuz kaplamada, kısa gelen kaplama tahtalarının uçlarının birleştiği yerdeki çizgi.

  • SoluğanUzun mesafelerden gelen fırtına sonrası ilerleyen dalgalar

  • Su ÇekimiGeminin su kesimi ile omurgası arasındaki dikey mesafe. Su çekimi miktarını göstermek üzere baş ve kıç bodoslamanın her iki tarafına rakamlar konulur, bu rakamlara kana rakamları denir.

  • Su ÜrünleriDenizler, iç sular ve suni olarak yapılmış havuz, baraj, gölet, dalyan ve çiftlik gibi tesislerde tabii ve suni olarak istihsal edilen, yetiştirilen su bitkileri, balıklar, süngerler, yumuşakçalar,memeliler, sürüngenler, kabuklular gibi canlılarla bunlardan imal edilen ürünler.

  • Sualtı TüfeğiSualtında balık avında kullanılan lastik veya metal yaylı, gaz veya hava basınçlı tüfekler.

  • Suga EtmekVira edip sıkıştırmak. (Suga kastanyola, suga cıvata vb).

  • Sugari EtmekIrgat fenerine vurulmuş olan halatın ihtiyaç halinde gevşetilerek akıtılması. Bu terim yerine kaçır terimi de kullanılır.

  • SuhattıTeknenin gövdesinde, ıslak yüzeyle kuru yüzeyi arasındaki çizgi.

  • Suyu Suyuna DemirlemekBir geminin çektiği su derinliğinden biraz fazla derinliğe kadar gelip demirlemesi

  • SübyeHafif işlerde kullanılan ve yalnız herhangi bir ağırlığın aksi tarafa çekilmesine yarayan bir donanım

  • Sübye ArmalıDireklerinde seren yelkenleri olmayıp sadece yan yelkenleri bulunan tekneler.

  • SülyenYeni konulan, veya raspa edilerek temizlenmiş olan çelik veya demir saçlar üzerine koruyucu olarak sürülen genellikle kırmızı renkteki astar boya

  • Sürme İskeleBirbiri üzerine aborda olmuş gemiler arasında gidip gelmeyi sağlamak üzere uzatılan enli tahtalardan yapılmış iskele

  • Sürme OmurgaSalma omurga da denilebilir. [Ana omurga bedenine açılan bir yarıktan aşağı yukarı hareket ettirilebilen tahta veya madeni levha şeklindeki omurga olup yelkenli teknelerde yelkenle seyir anında devrilmemek veya rüzgar altına düşmemek için kullanılır]

  • SürüklenmekHerhangi bir sebep dolayısıyla hareket edemeyen teknelerin rüzgar ve akıntıya tabi olarak mevki değiştirmesi.

  • ŞaftGemi makinelerindeki krankın çevrimsel hareketini pervaneye ileten çelikten yapılmış silindir şeklindeki çubuk.

  • Şaft BodoslamasıÜzerinde şaft kovanı bulunan bodoslama.

  • Şaft GöbeğiPervane şaftının çıkması için bodoslama üzerine açılan delik

  • Şaft KovanıŞaftın dönmesi ile bodoslamanın aşınmaması için şaft göbeğine geçirilen kovan.

  • Şaft YatağıŞaftın gemi içinde üzerine oturduğu ve döndüğü yataklar.

  • Şaft YoluMakine dairesinden şaft göbeğine kadar olan ve bir insanın rahatça hareket etmesi gereken genişlik ve yükseklikte olan su geçirmez kapalı yol.

  • ŞaliMilli sancaklarla işaret sancak ve flamalarının yapıldığı yün kumaş.

  • ŞalopaFilikadan büyük kürek ve yelkenle hareket eden tekne veya liman içinde malzeme taşımakta kullanılan küçük tekne.

  • ŞamandıraKullanılış şekline göre değişik biçimlerde yapılmış ve su geçirmezliği temin edilerek yüzme kabiliyeti arttırılmış saç veya ağaçtan yapılmış sarnıçlar. Kullanıldıkları yerlere göre demir, sis, palamar, fener şamandırası gibi isimler alırlar.

  • Şamandıra ÜcretiŞamandıraya bağlanan gemiler tarafından liman başkanlıklarına ödenen ücret.

  • ŞapkaDireklerin üst uçlarına geçirilmiş yuvarlak tabla.

  • Şapka KırmızısıGemilerin en yüksek yerini belirtmek için şapka üzerine veya şapkaya yakın bir yere konulan ve ufkun her tarafından görülebilen kırmızı ışıklı bir fenerdir.

  • ŞatMavna gibi eşya naklinde kullanılan büyük duba

  • Şemsiye DemiriŞamandıraları sabit tutmada kullanılan iç tarafları boş yarım küre şeklindeki demirler

  • Şeytan Çarmıhıİki halat arasına ağaç basamaklarla yapılan bordadan sarkıtılan merdiven

  • ŞıkkaHalattan örülmüş ağ.

  • TablaMakaraların dış yüzeylerini oluşturan bölüm

  • TadilatDeğişiklikler, değiştirme, değişiklik.

  • TahlisiyeKazaya uğrayan gemilerin yolcu ve personelini kurtarma işi.

  • Tahlisiye SandalıTahlisiye işlerinde kullanılan tüm gemilerde bulunan özel sandal.

  • TahliyeBir geminin yükünü boşaltması.Bir bölmede biriken suyu dışarı basmak.

  • TahmilBir gemiye yük yüklemek.

  • TakatukaSigara külü silkmek için kullanılan bakır veya çinko yahut teneke kapalı kutu.

  • TalazlıkPostaların üstleri ile kaplama tahtalarının en üstünde bulunan kaplama tahtasının üzerine konulan tahta

  • TalimMuhtelif gemi hizmetlerinin görülmesi için personel tarafından yapılan eğitim

  • Talim BaşlığıEğitim için atılan torpidolara koşulan başlık

  • Talvek HattıBoğazlarda veya iki ülke arasındaki deniz mesafesinin karasularından daha kısa mesafede olması halinde ortadan geçtiği varsayılan hat

  • Tam ArmalıDireklerinin hepsinde seren yelkenleri bulunan gemiler.

  • Tam Yük AğırlığıBir geminin taşıyabileceği bütün yüklerin ağırlığı.

  • TamburaHalat dolabı

  • TamburataArasında tek veya çift fırdöndü bastika bulunan kurtağızları veya Mayın Tarama gemilerinde manyetik kablonun üzerinde aktığı makara

  • TanAlacakaranlık

  • Tan SüresiAkşam güneşin batışı ile karanlığın başlangıcı veya sabah karanlığın bitimi ile güneşin doğuşu arasındaki süre.

  • TankerDökme olarak yanıcı özellikte sıvı yükleri taşımak için inşa edilmiş veya dönüştürülmüş ve bu amaçla kullanılan ticaret gemisi.

  • Tarak GemisiLimanları veya geçitleri derinleştirmek için kepçeli olarak yapılmış özel gemi.

  • Tarak TutmakHisa veya mayna edilmekte veya askıda tutulmakta olan bir vasıtanın istenilen yönden farklı bir yöne dönmesini önlemek üzere vasıtaya halat bağlayıp çekmek veya bir yere volta etmek.

  • TaretTop aksamının ve top personelinin içinde bulunduğu çelikten yapılmış döner kule.

  • TavaBorda iskelelerinin altında ve üstünde durulacak yer [İskele tavası]

  • Tavlon GüverteÇok güverteli gemilerin üsten itibaren aşağıya doğru beşinci güvertesi

  • TayfaGeminin güverte, makine ve kamara bölümlerinde çalışan gemi kaptanı, gemi zabiti, yardımcı zabitleri ve stajyerler dışında kalan gemiadamları

  • Tehlike Hattı(Kurtarma Kerterizi)Gemileri seyir açısından tehlikeli mevkiden uzak tutmak için, belirli bir noktadan geçen tespit edilmiş bir kerteriz hattıdır. Gemiler bu hattın tehlikeli olan tarafından seyretmezler.

  • TekneSu üstünde kalarak seyreden ve deniz uçakları dahil, su üzerinde taşıma aracı olarak kullanılmakta olan veya kullanılmaya elverişli bulunan her türlü deniz aracı.

  • Tel SapanYük kaldırmada kullanılan her iki çıması kasalı veya radansalı tel halat.

  • TensipUygun görme.

  • TenteGüverteyi yağmur ve güneşten korumak için güverte üzerine açılan branda veya başka bir malzemeden yapılmış örtü.

  • Tente KemeresiTentelerin aşağı doğru sarkmasını önlemek için bir ucu tente gönderi üzerine diğer ucu alabandadaki tente punteli üzerindeki yuvasına oturan, omurgaya dik ağaç kütükler.

  • Tente KulağıTenteleri gergin tutmak için tentelerin köşelerinde bulunan kamçılar.

  • Tente LentiyesiFilikalarla botların üzerlerine açılan tentelerin düzgün durması için tentelerin kenarlarına bağlanıp alabandaya alınan ince savlolar.

  • Tente MatafyonuTentelerin yakalarına açılmış bulunan radansalı delikler.

  • Tente OmurgasıTentenin orta kısmına ve altına konulan ağaç.

  • Tente PunteliTente vardevelesinin borda etrafında dolaştırılması için belirli aralıklarla güverteye dik olarak konulmuş punteller.

  • Tente tirnelesiTentelerin yan yakalarını vardevele zincirlerine veya halatlarına bağlamakta kullanılan ve birer çımalarından tente matafyonlarına dikilmiş olan savlolar.

  • TersaneGemi yapılan onarılan fabrika, tezgah veya sanayi merkezi.

  • Tesviye ŞişesiKazan veya sarnıçların seviyelerini gösteren cam tüpler.

  • Tevzi TablosuElektriğin dağıtımının yapıldığı tablo.

  • TırakaGemi bordasında boya veya temizlik yapmak için halat ile bordalara güverteden sarkıtılan tahta.

  • Tırfil PalangasıBiri sabit ve kamçılı diğeri hareketli ve kancalı iki tornodan oluşan bir palanga.

  • TırnakDemirin kollarının ucundaki tırnak şeklindeki kısım.

  • TırpantoTel halatlar üzerine vurulan palanga sapanlarının tel üzerinde kaymaması için halat üzerine sarılan ip.

  • Ticaret GemisiDenizde ve iç sularda kazanç sağlamak amacıyla kullanılan gemi.

  • Tik ağacıGemi veya yat inşasında kullanılan Hint meşesi.

  • TirentiBir halatın çekilen çıması

  • TirgüverteTezgahlarda ağır armadorluk işleri yapan sanatkar veya bu işlerin yapıldığı yer.

  • TirimBir geminin baş ve kıç taraflarında çektiği suyun farklı olması hali. Kıçtan çektiği su fazla ise kıçlı,baştan çektiği su fazla ise başlı denir.

  • Tirim TutturmakBir gemiyi istenilen trimde yüklemek

  • Tirim YapmakDökme katı yükleri ambarlara yayarak düzlemek.

  • Tirimli GemiBaştan ve kıçtan çektiği suları farklı olan gemi

  • TirinketPruva direğinde en altta bulunan ana seren.

  • Tirinket YelkeniTirinket sereni üzerine çekilen yelken.

  • TirizÇarpma ve sürtmelerden korumak için güvertesiz teknelerin direk ve dubaların dış kenarlarına takılan tahta yada halat örgüsünden yapılmış çıkıntı.

  • TirneleTente yakalarını vardevele zincirine veya teline bağlamak için birer çımaları yakaların üzerindeki matafyonlara dikilmiş tel ve mürnellerden örülmüş kısa kamçılar.

  • Tize EtmekHalatı germek

  • Tize TizeyeHalatın bir yere ucu ucuna erişmesi.

  • TocaBir halat veya zincirin dolaşıp kördüğüm olması.

  • Toka EtmekBir şeyi yerine kadar kaldırmak yukarıya çekmek.

  • Toka SancakHarp gemilerinde sabahları saat 08:00'da sancağın kıç göndere veya gize merasim töreni ile çekilmesi

  • TomarTopların haznelerine hartuç ve mermiyi sürüp yerleştirmekte kullanılan ucu takozlu bir gönder.(5 pusluk toplarda kullanılır)

  • TonajBir ticaret gemisinin iç hacminin hesaplanması ile bulunan taşıma kapasitesi.

  • TonilatoGemilerin iç hacimlerinin ifadesinde kullanılan ve 2.83 metreküpe eşit olan hacim birimi

  • Tonoz DemiriGemileri belirli bir istikamette tutmak için gemilerin kıç taraflarından bir tele bağlı olarak attıkları demir. Tonoz demirleri göz demirlerinin üçte biri ağırlığındadır.

  • Top DirisasıBir topun sağa veya sola döndürülmesi.

  • Top KundağıTopun beşiğini kürsüye bağlayan tertibat.

  • Top PalangasıAğır işlerde kullanılan iki dilli iki makaradan yapılmış palanga.

  • TopaçFilika küreklerinin filikadan içeride kalan ve tutulan kısımları

  • TopukDik vaziyette duran direk çubukların güverteye bakan alt tarafları. Kanca gönderlerinin kancasız olan alt tarafları

  • Topuk AtlamakSeyir halindeki bir geminin bir sığlıktan omurgasının sığlığa sürtünerek geçmesi

  • TopuzResmi günlerde alay sancakları ile beraber veya alay sancağı çekilmeksizin yalnız olarak direk şapkalarına çekilen milli bayrak.Topuz Bayrağı mezestre edilmez.

  • TornaçarkUzun müddet makine/cihazlar çalıştırılmadığı zamanlarda makine /cihazların aksamının tutmaması ve alışması ve olabilecek arızaların tespiti maksadıyla makine ve cihazların çalıştırılması işlemi.

  • TornistanGemi veya teknelerin makinelerini çalıştırarak geriye doğru gitmeleri

  • TornoBir dilli makara

  • TramolaYelken seyrinde rüzgar üstüne çıkarak kontra değiştirmek.

  • TrandilEge/Akdeniz balıkçı/süngerci yelkenli teknesi.

  • TransatlantikOkyanuslar ötesi, okyanuslar arası

  • Transit GemiYabancı bir limandan başka bir yabancı limana gitmek üzere ülke karasularından(durmaksızın veya dursa bile yük/yolcu indirmeden) geçen gemi.

  • Transit KerteriziDeğişik iki mevkide bulunan maddelerin bir doğru üzerinde bulunduğu an ve bu iki maddeden alınan kerteriz

  • TrataBalıkçılık için yapılmış ortaları havuzlu şalopalar

  • Travers YapmakAçıkta eğlenmek

  • TucaHalatların, merkezden çevreye doğru tek kat olarak roda edilme şeklidir.

  • TulBoylam

  • TumbaHerhangi bir şeyi altüst etmek.

  • Tumba TirinketOrsa alabanda tramola manevrasında pruva serenlerinin pırasya edilip bir kuntradan diğer kuntraya geçmesi için verilen komut

  • UçkurlukMilli ve işaret sancakları ile fors ve flandraların, içinden uçkurluk savlolarının geçtiği beyaz kumaştan yapılmış kısım.

  • Uçkurluk SavlosuUçkurlukların içinden geçen ve çımalarında işaret sancak kilidi bulunan savlo.

  • Uçkuru SarkmakDonanım halatlarının gemiciliğe uygun olmayan çirkin bir şekilde sarkıp sallanması

  • UçurmakFırtına nedeniyle arma seren ve yelkenlerin kopup uçması (Arma budatmak)

  • UmmanOkyanus

  • UskunaPruva direği kabasorta armalı, grandi direği sübye armalı iki direkli yelkenli tekne.

  • UskuncaTopun namlu içini temizlemek için birbirine viralı olarak geçen ve bir ucunda tel veya kıl fırçası bulunan gönder.

  • UskunduraÇift pervaneli gemilerin pervaneleri hizasında ve su kesiminin biraz yukarısında bulunan ve küçük deniz araçlarının su çekmesi sebebiyle pervanelere yaklaşmalarını önleyen yarım daire şeklindeki çıkıntılar.

  • UskurPervane

  • UskutaYelkenleri açmak yada tutturmak için alt köşelerine bağlanan donanım ipleri

  • UsturmaçaBirbirinin üzerine veya rıhtıma yanaşan teknelerin bordalarının zarar görmemesi için araya koydukları ağaç, lastik, plastik veya halatlardan yapılmış olan, balon, silindir, tekerlek biçimindeki yastık.

  • Usturmaça TutmakYanaşan bir geminin bordasından rıhtımın yeteri kadar altında usturmaçayı elle tutarak indirmek.

  • UsturpaGemilerde temizlik işlerinde kullanılan bez yada halat parçası.

  • Uzatma AğlarıKıyıdan denize uzatılan bir tür balık ağı.

  • Uzun DüdükDört ila altı saniye süreli düdük sesi.

  • Üç Direkli Gabyalı UskunaPruva direğinde yalnız gabya ve babafingo yelkeni bulunan ve iki direği sübye donanım olan uskunalar

  • Üç Direkli Sübye Armalı UskunaÜç direği de yan yelkenleri ile donatılmış yelken gemisi.

  • Üst TavaBorda iskelelerinin güverte hizasında bulunan düz kısmı.

  • ÜstüpüKatranlı halat eskilerinin didiklenmiş hali.Paspas,temizlik veya kalafat yapmakta kullanılır

  • Üzerine DüşmekRüzgar yada akıntı veya yanlış manevra sonucu bir deniz vasıtasının başka bir deniz vasıtasına çarpma durumuna gelmesi

  • Varageleİki nokta arasında gerilmiş olan kuvvetlice bir halat üzerinde hareket eden bir makaraya bağlı sepet veya iskemle donanımlı insan veya eşya taşımak için kullanılan donanım.Denizde seyreden iki gemi arasında personel nakli veya ikmal için kullanılır.

  • Varagele HalatıVaragele için iki yer arasına gerilen ve üzerinde tek dilli makaralar bulunan halat

  • VardaDikkat, savul, uzaklaş anlamında

  • VardabandıraGemiden gemiye, gemiden sahile veya sahilden gemiye görünür muhabere cihazlarıyla (simafor, ışıldak,muhabere sancakları vb.) verilen mesajları okumak, yazmak üzere yetiştirilmiş personel.

  • VardabaşoDemir atılacağı zaman veya ambara yük indirilirken çevrede bulunanları uyarmak için kullanılan deyim.

  • VardakordaAna çarmıklara sürtünen selviçelerin aşınıp kopmamaları için çarmıklar üzerine konulan oluklu ağaçlar.

  • VardakostaEskiden kıyı koruma gemileri için kullanılan deyim.

  • VardakovaVasıtaların tutunup bağlamaları için yan mataforalardan sarkan dikey halatlar.

  • VardamanaBorda iskelesine yanaşan vasıtadan çıkan personelin tutunmaları için iskelenin vardevele puntellerinden geçirilen halatlar.

  • Vardamana CeviziVardamana halatının çımasına yapılan ceviz

  • VardasiloVardeveleler üzerine açılan yan tenteler;Gemilerde bir yerden diğer yerin görünmemesi için yelken bezinden yapılan bölme;Gemilerin sahile verdikleri iskelelerin vardevele puntelleri üzerine geçirilmiş gemi ismi ve borda numaraları yazılmış yelken bezi.

  • Vardevele Halatı/TeliTeknelerin küpeştelerinde ve borda iskelelerinde yolcu/mürettebatın korunması için dikilmiş bulunan sabit veya yatar-kalkar puntellerin üzerine yatay olarak geçirilmiş halat veya tel.

  • Vardevele PunteliVardevele halatlarının geçmesi için yalı kütükleri üzerindeki papuçları geçirilen ve üzerinde delikleri bulunan puntel.

  • VardiyaGemilerde birbirini izleyen genellikle dörder saatlik nöbet

  • Vardiya SubayıGemilerde gemi komutanın verdiği seyirle ilgili görevleri yerine getiren, geminin seyir emniyeti için gerekli seyir hesaplarını yapan ve vardiyada bulunan personeli kontrol eden subay.

  • VardiyanKomutan veya vardiya ve nöbetçi subayları tarafından verilen emirleri ilgililere ulaştırmak için seyirlerde köprüüstünde, limanda demirli iken lumbarağzında bulunan personel.

  • Vardiyan HalatıŞamandıraya bağlı yatan gemilerin sakin havalarda şamandıra üzerine giderek çatmaması için civadra veya uskundura civadralarının cundasından donatılarak şamandıranın anelesine bağlanan halat

  • VarkaKaba ve iri yapılı ayna kıçlı bir tür kayık

  • VasatBir geminin orta kısmı.

  • VeçheYön, bakış açısı

  • VeledibarkaFırtınalı havalarda pruva ana istiralyası üzerine açılan flok yelkeni.

  • VelenaDirekler arasında istrelyalar üzerine açılan üçgen yelken(ler).

  • VelestralyaPruva ana direklerinin gerisinde ve üzerinde bulunan yarım serenler

  • Velestralya YelkeniVelestralyalar üzerine açılan yelkenlere denir.

  • VentoBumbaları ve mataforaları bir taraftan diğer tarafa dirisa edebilmek ve sabit tutabilmek için cundalarından alınan halatlar. Bu halatlar gerekirse palangalara da bağlanır.

  • VetaBir palangada halatın makaralar arasında işleyen bölümü

  • VetetKıyı boyunca yapılan ölçümlerde yönleri kestirilecek noktalara dikilen direk.

  • ViğleHarp ve ticari gemilerin direklerine gözcülerin nöbet tutmaları için yapılmış yer.

  • VinçGemiye yük alıp vermede kullanılan, ambar ağızlarına yakın olarak konmuş hidrolik/elektrik ile çalışan makineler.

  • ViraVidayı, cıvatayı, ırgat veya vinci sarma yönünde çevirmek için verilen komut.

  • Vira DemirFundo edilmiş demirin ırgat vasıtasıyla gemiye çekilmesi için verilen komut.

  • Vira EtmekÇekmek,Kaldırmak

  • ViyaGemi ve veya teknenin istenilen rotaya döndükten sonra, bulunulan rotada seyredilmesi için serdümene verilen komut.

  • VizitaResmi ziyaret;Gemi doktorunun hasta eratı muayenesi.

  • Voli YeriDeniz ve iç sularda su ürünleri istihsaline elverişli, sahile bitişik ve sınırları belli su sahaları.

  • VoltaBir halatın babaya veya biteye bir kez dolaştırılıp, çımasının bedeni yönünde bulundurulması.

  • Volta Atmak/EtmekHalatı bir yere birkaç kez dolayarak bağlamak.

  • YağcıTicari gemilerde makine bölümünde çalışan, makinaların yağ durumuyla ilgili gemi adamı

  • YakaYelkenlerin kenar ve köşelerine denir. Köşeler:Çördek köşesi: Üçgen (Markoni) yelkenlerde yelkenlerin basıldığı (hisa edildiği) mandarın bağlı olduğu üst köşe.Karula köşesi: Ana yelkende direk veya ıstralya dibindeki köşe. Iskota köşesi: Iskotanın bağlandığı (flok, cenova) veya yakın olduğu köşe.Yakalar:Orsa yakası: Rüzgarın girdiği (direk veya ıstralya) kenarı.Altabaşo yakası: Alt yaka, bumba veya güverteye yakın olan kenar.Güngörmez yakası: Rüzgarın çıktığı kenar

  • Yakada TutYelkenli teknelerde rüzgarı orsada tutması için verilen komut

  • YakamozGece denizde balıkların , tek hücrelilerin veya küreklerin kımıldanışıyla oluşan parıltı.

  • Yalı KütüğüKemereleri kemere astarı üzerine iyice bindirmek için kullanılan ve güverteden birazca yüksekçe olarak içten geminin etrafını kuşatan kuşaklar;Üst güverte kenarlarında suların akması için küpeşte boyunca yapılmış yarısı açık oluklar.

  • Yalı Kütüğü AstarıAğaç gemilerde yalı kütükleri üzerine alabandaya boydan boya vurulan kalın kaplamalar.

  • YalpaDalgaların bordadan alınması ile teknenin sancaktan iskeleye, iskeleden sancağa sallanması

  • Yalpa OmurgasıTeknelerin yalpalamasını azaltmak için karina kısmına baştan kıça doğru uzanan omurga biçimindeki çıkıntı.

  • Yalpa PaletiGemiler seyir halinde iken yalpaya düştüklerinde üzerlerinde bulunan vasıtaların düşmemesi veya hasar olmaması maksadıyla vasıta mataforaları cundalarından matafora üzerindeki koç boynuzlarına volta edilmiş bosalara çapraz olarak ve vasıtaların üzerinden dolaştırılan bez veya halattan yapılmış kuşaklar.

  • Yan MataforasıBordalara dik olarak bulunan içeri ve dışarı albura edilebilen limanda denize indirilmiş vasıtaların bağlandığı üzerinde personelin inip çıkması için şeytan çarmıkları donatılmış matafora

  • Yan YelkenlerYarım serenler ve gizler üzerine açılan yelkenler ve floklar.

  • YanaşmakAborda.

  • Yandan ÇarklıYandan pervaneli (davlumbaz)gemiler.

  • YapışmakBir halatı kuvvetli tutup çekmek.

  • YaprakYelkenleri oluşturan branda bezlerinin ve sancakları oluşturan şalilerin enine denir. Milli sancakların büyüklükleri yaprak adetleri ile ölçülür; bir, iki ve üç yapraklı gibi ifade edilir.

  • YapraklamakYelkenlerin boşalarak bayrak gibi dalgalanması.

  • Yarda0.941 metre uzunluğunda ölçü birimi. Bir mil 2000 yarda.

  • YardımBir geminin veya gemide bulunan şeylerin, üçüncü kişilerin yardımıyla deniz kazasından kurtarılması.

  • Yardımcı MakineGemilerin ana makinelerinin çalışmalarına yardımcı akaryakıt tulumbaları, hava körükleri, su tulumbaları, jeneratörler gibi makineler.

  • Yarım Latin YelkeniBosa yakaları latin yelkenine göre biraz uzun olan ve genellikle aşırmalı olarak kullanılan yelken.

  • Yarım OturakFilikalarda kürek çekerken ayak dayanılan ağaç basamak.

  • Yarımay IskarmozKüreklerin çekilmesi için küpeşte üzerindeki deliklere geçirilen ve uç kısımları hilal şeklinde olan ıskarmoz.

  • YaslamakBir teknenin hareket kabiliyetini kaybederek, akıntı veya rüzgar etkisi ile bir rıhtıma veya başka bir tekne üzerine düşmesi yamanması.

  • YatıAskeri öğrencilerin veya eratın müsaade edilen akrabalarında gece kalma izni

  • YatımGemi direklerinin kıç tarafa doğru olan eğimi.

  • YatmakBir geminin sancak veya iskeleye yatık olması; Bir mevkide demirleyip zamanı orada geçirmek.

  • Yedeğe AlmakBir geminin bir başka gemiyi bağlayıp çekmesi (yedekleme).

  • Yedeğe GirmekBir geminin başka bir gemi tarafından çekilmesi (yedeklenmek).

  • Yedek BitasıYedekleme halatını volta etmede kullanılan baba.

  • Yedek BoyuYedek çeken geminin kıçı ile yedeklenen geminin başı arasında kalan yatay mesafe.

  • Yedek HalatıYedekleme işleminde kullanılan halat.

  • YedirmekMaruz kalınan bir şiddetin etkisini ağır ağır azaltmak maksadıyla karşı konulan eylem; Denizli havalarda dönüşlerin birden yapılmaması küçük küçük dümen açısıyla dönülmesi.

  • YekeDümen başına takılıp dümenin istenilen tarafa basılması için kullanılan demir veya ağaçtan yapılmış kol.

  • YelkenRüzgar kuvvetiyle hareket eden gemilerde rüzgarı toplamak için yan yana dikilmiş bezlerden meydana getirilmiş ve kullanıldığı yerlere göre değişik biçimlerde olan yüzeyler. Yelkenler direklere, çubuklara, serenlere, istiralyalara açılırlar ve üzerine açıldıkları yerlerin isimleri ile söylenirler. Yelkenler kare, dört köşe ve üç köşeli olmak üzere yapılır.

  • Yelken Açmak/BasmakYelkenleri açıp hareket etmek.

  • Yelken BoşaltmakOrsa alabanda tramola ederken yelkendeki rüzgarı çıkarmak.

  • Yelken DoldurmakYelkenleri rüzgarla şişecek biçimde dümen kullanmak.

  • Yelken KörletmekYelkenleri uçurmamak için fırtına öncesinde yelkenleri tamamen sarmak veya camadana vurmak.

  • Yelken SöndürmeRüzgarların fazla artması durumunda yelkenlerin azaltılması.

  • Yelken UçurmakRüzgar şiddetinden ötürü yelkenin parçalanması.

  • Yelken ÜzerindeYelkenle seyir durumu.

  • YelkenelYelken biçen, tamir eden usta.

  • Yelkenli TekneVarolsa bile yürüten makinesinin kullanılmaması şartıyla, yelken ile seyreden tekne.

  • YelpazeDümenin su içindeki en geniş kısmı.

  • Yetişen TekneAynı kontra ve yönde giden ve öndekine yaklaşan tekne.

  • YıldızKuzeyden esen rüzgar.

  • YisaBir halatı hamle hamle çekmek; hep birlikte yapılan işlerde çalışanları gayrete getirmek için bağırılan sözcük.

  • Yisa BeraberHep beraber, topluca.

  • Yisa KürekKüreklerin topaçlarına basarak kürek palalarının yukarıya gelecek şekilde kaldırılması için verilen komut.

  • Yol KesmekBir geminin hızının azaltılması.

  • Yol Vermek (Yolundan çıkmak)Bir geminin hızının arttırılması veya çarpışma rotasında iken sancak veya iskeleye dönerek mevcut rotadan ayrılmak.

  • Yola Elverişli GemiDenize elverişli olan gemi. Teşkilatı, yükleme durumu, yakıtı, kumanyası, gemi adamlarının yeterliliği ve sayısı bakımlarından yapacağı yolculuğun tehlikelerine karşı koyabilmek için gerekli nitelikleri bünyesinde bulunduran gemi.

  • Yolcu GemisiOnikiden çok yolcu taşıyan ticaret gemisi.

  • Yolcu MotoruTam boyları 42 metreden az olan ve liman sefer bölgesi içinde veya merkez iskelesinden 25 milden uzaklaşmadan günübirlik yolcu taşıyan ticaret gemisi.

  • Yollu GitmekBir geminin mümkün olduğu kadar süratle ilerlemesi durumu.

  • Yoma5-8 burgatalık, 3 veya 4 kollu, sağa bükümlü olarak yapılmış kalın lif halat. Yomalar rıhtım ve şamandıralara bağlamada ve yedek halatı olarak kullanılır.

  • Yoma BağıAynı kalınlıkta olmayan iki halatı birbirine bağlayan bağ.

  • Yoma BükümüHalat kolları bükümünün tersine bükülmesi ile yapılan üç kollu halat.

  • Yufka SuSığ su.

  • YumruSandal veya gemi bordalarına yapılan koruyucu ağaç çıkıntılar.

  • YükBir geminin taşımak için aldığı mal.

  • Yük GemisiYük taşıyan ve taşıyacağı yolcu sayısı onikiyi (dahil) geçmeyen ticaret gemisi.

  • Yük KaportasıYüklerin bordalardan alınıp çıkarılması için gemilerin bordalarında ve su kesimlerinin yukarısında açılmış kaportalar.

  • YüklemeTicari yüklerin yükleme planına uygun olarak gemi ambarlarına alınması.

  • Yükleme LimanıGeminin taşıyacağı yükleri aldığı/alacağı liman.

  • YüklemekGemiye yük almak.

  • YükleyiciGemiye yük veren.

  • Yüklü Su HattıGeminin alabileceği azami yükün değerini belirleyen ve geminin bordasında, markalanmış olan hattır. S…….WL olarak gösterilmiştir.

  • YükselmekBir yelken gemisinin yaptığı orsasına seyirlerde rüzgaraltına düşmeyip istenilen tarafa doğru seyretmesi.

  • YüzdürmekBatmış veya karaya oturmuş bir gemiyi yüzer duruma getirmek.

  • Yüzer HavuzGemilerin karina ve sintine bakımları ile diğer onarımlarının yapılabilmesi için gemilerin içine girdikleri ve bölmelerine su alarak dalan sonra suyu tahliye ederek su üzerine çıkabilen saçtan yapılmış yapı.

  • ZabitTicaret gemilerinde emir ve komuta yetkisine sahip gemi adamı. Silahlı Kuvvetlerde subay.

  • Zahiri RüzgarHakiki rüzgarın sıfır olduğu bir ortamda hareketin aksine bir rüzgar oluşur. Seyir halindeki bir geminin hareketi ile oluşan böyle rüzgara geminin rüzgarı denir. Geminin rüzgarı ile hakiki rüzgarın birleşimi ile oluşan ve gemide hissedilen rüzgara da (ZAHİRİ RÜZGAR) denir.

  • Zehirli BoyaDeniz yaratıklarının gemi karinasına tutunmalarını, üremelerini önlemek için kullanılan boya

  • ZevalÖğle zamanı.

  • Zımba VarakolasıZımbaları çakmakta kullanılan büyük çekiç

  • ZıpkınEskiden büyük balıkları avlamada, günümüzde ise dalarak avlanmada kullanılan bir ucu damaklı diğer ucu savlo ile tüfeğe bağlı kargı.

  • ZıpkıncıBüyük balık avlamada zıpkın atanlar.

  • Zırh GüverteEski zırhlı harp gemilerinde mermilerin delip geçmemesi için konan çelik güverte

  • ZıvanaDik olarak durması gereken direk veya dikmelerin topuk kısımlarının kare veya yuvarlak şekilde yontulması ile meydana gelen kısım. Zıvanalar ıskaçalara geçirilmek suretiyle oturtulurlar.

  • ZifosDirek şapkası ile kontra babafingo çubuğu arasındaki genellikle beyaza boyanan kısım.

  • ZincirBaklaların birbirine eklenmesiyle suretiyle meydana gelen ve çeşitli maksatlar için kullanılan çekme gücü kuvvetli madeni halkalar dizisi.

  • Zincir BosaDemirledikten sonra zincir ağırlığının ırgata binmemesi için bir çıması güvertedeki bir mapaya sağlamca kilitlenmiş üzerinde liftin uskuru ve bosa kilidi bulunan kısa zincir.

  • Zincir Boya İşaretleriHer kilit zincirin sonunda bulunan açılır baklaların her iki tarafındaki baklalara vurulan boya.

  • Zincir Güverte LoçasıDemir zincirinin, zincirliğe ırgattan aşağıya inerken içinden geçtiği sağlam yapılı boru.

  • Zincir KalomasıDemir üzerinde bulunan gemilerin denizde bulunan zincir miktarına denir. Kaloma, demir mevkiine göre verilir. Bu da genel olarak çok derin olan yerlerde derinliğin 5 misli, çok derin olmayan yerlerde derinliğin 3 misli olarak kabul edilir.

  • Zincir KilidiZincirlerin bakımlarına ve gerektiğinde değiştirilmelerini kolaylaştırmak amacı ile yekpare zincir yerine kullanılan 12,5 veya 15 kulaçlık uzunluğa ayrılmış zincir bölümüne (BİR KİLİT ZİNCİR) denir.

  • Zincir ManikasıZincirlikten güverteye çıkan zincirin çevreye hasar vermemesi için yapılmış kalın saç boru

  • Zincir SapanAğır yüklerin kaldırılması için yapılmış sapan

  • ZincirlikTeknelerin baş tarafında başaltında demir zincirlerinin muhafaza edildiği yer.

  • ZokaUç tarafında sarımsak dilimi biçiminde kurşun bulunan bir çeşit balık iğnesi [olta]

bottom of page